Arap ülkelerinde her hangi bir vatandaşa, çok düzgün bir Arapça ile bir konu sorsanız, yabancı olduğunuzu anlaması halinde size İngilizce cevap vermeye çalışır.Çünkü İngilizce bilmek adam olmakla eş değerdir oralarda. Hatta bu dile hakimiyet, adam olmak derecesini göstermektedir aynı zamanda... Bir adamın toplum içindeki yeri konumu bu kadar ilkel belirlenmektedir.
Peki ülkemizde durum nedir?
Arap ülkeleri kadar yaygın olmasa da, benzeri bir durumun ülkemizde fiili olarak varlığını hissetmek mümkündür. İngilizce bilmek sadece bir lisan konuşmak anlamına gelmiyor ne yazık ki... Onunda çok ötesinde anlamlar taşıdığı çeşitli fiili uygulamalarda göze çarpmaktadır. Bir kişi eğer Arap ülkelerine görevli olarak gönderilecekse onun ana dili gibi Arapça bilmesi değil, ana dili gibi İngilizce bilmesi şartı aranır.Ülkemizde çok eskiden bu teamülü oluşturanların Arapça bilenlere karşı düşmanca tavrı ,onu din ile ilişkili biri olarak görmelerinden kaynaklanmaktaydı.Peki ya bugün?
Bir başka yanlış ise , ille de Arapça bilen biri Arap ülkelerine gönderilecekse , ondan da dil bilimci kadar dile vakıf olması istenmektedir.Arap dil bilimcilerin bile kullanamadıkları kuralları bilmesini ondan isterler.Kelime oyunları ile aldatmak suretiyle onu elemek isterler.Oysa bugün ülkemizde Türkçeyi çok iyi kullandığı halde kurallarını bilmeyen ve hatta unutan insanlar bulunmaktadır.Arap ülkelerine gönderilen dil bilimciler , Araplara dil öğretmeye değil,onlarla dostluk ilişkisi oluşturacak şartları oluşturmak için gitmektedirler...Amerika Büyük Elçisi ,ana dili gibi Türkçe konuşabiliyor mu?
Arap ülkelerini anlamak için Arapça bilmek de yetmez, buna ek olarak İslam dinini ve Hrıstiyanlığı da bilmek şarttır. Görev yapılacak ülkedeki insanların, toplumun sosyolojik şartlarını, insanların psikolojik yönlerini,örf, adet,gelenek ve inançlarını da bilmek ve görmek gerekir.Sadece Arapça bilmenin de, bu ülke insanlarıyla dostluk ilişkisi kurmak için yeterli olmadığını artık anlamalıyız.
İslam ülkelerini ve oralarda olup bitenleri, Batıda eğitim almış, bir kısım İngilizce bilen kişiler üzerinden okumaya çalışmak bizi Suriye, Mısır, Libya'da faciaya sürüklemiştir. Olup bitenler sadece batı kriterleri ve sosyolojik veriler üzerinden algılanmaya çalışılmıştır. Oysa Batı kriterleri içerisinde oluşturulmuş hatta doğru olup olmadıkları test bile edilememiş sosyolojik kriterlerle olup biteni anlamak da bir başka facia nedeni haline gelmiştir. Bugün Suriye'de ki koşullar, zalim de olsa, Esad'ın idare ettiği baskı döneminden daha iyi değildir...Bu kötü sonuç ,dediğim koşullar içinde tahlil edilebilseydi bu büyük facia yaşanmadan çok öncesinden engellenebilirdi.
Bugün dünyada ve ülkemizde, Işid Terör örgütü her yönüyle çok iyi tarif ve tahlil edilebildi mi?
Neden zihinleri tatmin edecek düzeyde edilemedi acaba ...?
Edilemeyişinin en önemli sebebi, bu bölgelerde görev yapan kişiler bu örgütü Batılı kriterler üzerinden okumak ve onları yazıp çizdikleri makalelerden anlamak acizliği içerisine düştüler.Çünkü Işid Terör örgütünü anlamak isteyen kişi ,dil,din,örf,adet,siyaset,sosyoloji,psikoloji başta olmak üzere bir çok ilim dalından istifade etmesi gerekir.Nerede var mı böyle adamımız!
Adamlardan göreve giderken sadece dil bilimci kadar lisan bilmesi istenmişti o kadar...
Böyle birileri de olup biteni bu kadar anlayabildiler...
Onlar da isim cümlesini ,fiil cümlesini,harfi cerleri bildi ama ,asıl anlamaya mecbur olduklarını anlayamadılar...
Ömer ALÇEP