Gizemli güçler, hükümet rahatsız olmasına hatta özel yasa çıkarmasına rağmen, eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ'u tutuklamışlardı. 28 Şubatta halka zulmeden, öğrencileri kıyafet yüzünden okullardan dışarı atan, tankları yürütenler dururken, günlük ajandasına darbe günlükleri olduğu gerekçesiyle bazı subaylara tutuklamalar gelmişti. Şimdi anlaşılıyor ki Paralel Yapı adıyla anılan bu gizemli güç, sadece okul yaparak hayır işlememiş, siyasetin en riskli alanlarına dalarak hiç bir sorumluluk üstlenmeden bir sürü sorunlu ve vicdanları yaralayan haksız operasyonlara da girişmişti.
Şimdiki adıyla Paralel, eski adıyla da Cemaat'in ülkemizde ciddi sorun olduğunu, Ak Parti ile kavgasından sonra değil, kendimi tanıdığımdan buyana bilmekteyim. Milli Görüşçüler bu yapıyı hiç sevmediler, bu yapı da Milli Görüşçüleri hiç sevmedi. Bugün yaşadıklarımızı önceden haber veren çeşitli işaretler taşımasına rağmen bu yapı, şu ya da bu şekilde mücadele edilmesi geciktirilmiş bir sorun olarak karşımıza çıkmıştır. Hiç tereddütsüz içeride ve uluslar arası arenada milletimizi ve ülkemizi zora sokan bu yapı ile adalet ölçülerinden şaşmadan mücadele edilmelidir.
Paralel yapının polis ve yargıda etkin olduğu günlerde meydana gelen ve vicdanları yaralayan bazı yanlışların şimdi de, paralel mücadelesi altında aynı form içinde meydana gelir olması ve başörtülü kadınların kelepçelerle Emniyete götürülmesi, televizyon kanalları ve şirketlere kayyum atanması, Ergenekon ve Balyoz davalarında olduğu gibi beş yıl sonra bizi sakın ha! : "bu davada da biz, devlet olarak yanıldık " deme gafletine götürmesin... Böyle bir sonuç bizi vicdanen korkunç şekilde yaralar...
O halde, son seçimlerde yüzde 49,5 oy alan Ak Parti, bundan sonra bu hukuki meseleyi onlar ne kadar siyasi alana çekmek isteseler de hukuk dairesinde tutmalı ve objektif biçimde yargılanmaları sağlamalıdır. Bu ciddi işin içine siyasi mana da ne kadar olgu karışmışsa ayıklanmalı, hükümet sadece bu davanın, hukuka uygun biçimde yürüyüp yürümediğini kontrol etmelidir. Hukuk da, suçlularını suçsuz olanlardan ayıklamalı ve en ağır şekilde cezalandırmalıdır.
Bu mücadeleyi halen daha siyasetin mücadele alanı gibi görmek isteyenler bu davayı sulandırmakta ve ciddiyetinden uzaklaştırmaktadır. Özellikle Kanal 24 televizyonunda program yapan Ersoy Dede ve Cem Küçük, akılları ikna etmek ve vicdanlara seslenip ikna etmek yerine intikam formatı içinde programlara devam etmeleri faydadan çok daha büyük zararlar getirmekte ve davayı sulandırmaktadır. Artık bu konu ciddiyetinden kopmadan televizyon kanallarında tetikçi gibi yazan ve konuşanların önünden alınmalı ve hukuka devredilmelidir.
Siyasetin ilgilendiği alan, Paralel Yapının içeride ve dışarıda ülkemiz aleyhinde yaptığı propagandasına akılları ve vicdanları ikna edecek şekilde mani olunmalı ve dinen bu işin sakıncaları üzerinde durulmalıdır. Bu iş hem dini, hem de siyasi yönden çok yönlü ele alınmalı atılan bütün adımlar vicdanları rahatsız etmemelidir. Hukuk işini, siyasette işini ayrı ayrı icra etmelidir...
Bu mücadele asla tetikçilerle olmamalıdır.
Ömer ALÇEP