Her canlı yaşamak için tüketim yapmak zorundadır. Yaşamı için gereken hava su, gıda gibi ihtiyaçlarının dışında giyinmek, barınmak gibi ihtiyaçlara da gereksinim duyulmaktadır. Gün geçtikçe hayatımıza giren teknolojik cihazlar, gerekli –gereksiz oluşan ihtiyaçların beraberinde gelen aşırı derecede tüketim arzusunu oluşturmaktadır.
Tüketim yapılırken iktisat kavramını kullanmayarak asıl gerekli olan harcamalar göz önünde bulundurulmaması her türlü giderin oluşturularak zemin hazırlanması muhtemel oluşabilecek sıkıntıları arasında yer almaktadır.
Son yıllarda özendirilen düşük faiz oranlarıyla ihtiyaç kredisi, konut, taşıt kredisi kullanımlarında toplumun büyük kesimi almış, taksitlendirmeler 3-4 yıl kadar alınan kredilerde maaşı esir almış durumda. İnsanlarda oluşan bir heves, bir merak ile bankalara başvurarak faize bulaşmayı unutarak!! geri dönüşü olmayan bir yola girmişlerdi. Zamanında ele geçen paranın verdiği mutluluk gelip geçici olmuş zamanla mutluluğun azalması önce aile içerisinde ardından çoğalarak toplumda olumsuz etki oluşturmaya başladı. Her geçen gün kaybedilen huzurun sorumlusu ise aile fertleridir.
İhtiyacından daha fazlasına sahip olmak isteyen insanlarımız, günümüzde bu anlayışı birinci plana koymuş durumda. Çeşitli reklam şirketleri abartılı bütçeler ile bilinçaltına oluşturulan reklamlar ile kişinin merakını daha fazla uyandırarak alma teşebbüsünde bulundurmaktadırlar. Bireyin aldığı ürünse ömürlük değil kullan ve at düşüncesi israfı da beraberinde getirmektedir. İnsanın arzuları insanı yanlışa sevk ettiğinin farkına varabilmesi kendisine aittir. Ancak bu da bugün zor gözükmektedir.
Maalesef ki tüketim toplumuna dönüştürüldük. Olmadığı halde sahip olma duygusu kişiye zarar vermekte. Farkına varmak için de bilinçli davranmak gerekir. Zaaflara yenik düşmeyerek hayatınızı düzeltme adına adımlar atılabilir. Zararın neresinden dönülürse kardır düşüncesiyle, verilmiş bazı kararlar için geç sayılmamış olabilirsiniz.