Bugün 10 Ocak 2025. Yani 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününün kutlandığı önemli bir gün. Üzülerek söylemek gerekir ki dünya zulüm, gözyaşı ve acı ile içinden çıkılamayacak bir kaos ortamına sürükleniyor. İnsanlık tarihte hiç olmadığı kadar karanlık bir mecraya sürükleniyor. Gözü dönmüş caniler siyasi, ekonomik ve kültürel emelleri için yeryüzünde mazlumlara yapmadıklarını bırakmıyor. Gazze’de, Suriye’de Ukrayna’da ve dünyanın birçok yerinde insanlar katlediliyor. Üstelik katliamları yapanlar yaptıkları ifsadı bir ıslah, bir “barış” projesi olarak sunuyor olması da ayrı bir garabet.
Evet, dünyanın onlarca yerinde katliamlar yaşanıyor. Lakin Gazze’de yaşananlar hepsinin üzerinde. Gazze’de insanlığın ne kadar değeri varsa ayaklar altına alınıp kundakta bebekler öldürülüyor. Çocuklar hayallerinden, umutlarından yaşama tutunacak tüm güzelliklerden mahrum bırakılıyor. Kadınlar çocuklarından, eşlerinde geleceğe dair umutlarından sökün ediliyor. Ölüm yaşlılar, hastalar, sakatlar için yağan bombalar altında an meselesi. Ne yazık ki dünyayı yöneten hâkim güçler buna aldırmıyor. Mazlumun yanında değil zalimin yanında saf tutuyor, bırakın suskunluğu açık açık destek veriyor. Bir millet düşünün ki yaptıkları mezalimle resmen terörist olduğunu ortaya koyuyor. Bu mezalimi yaşamlarının felsefesi, varlık sebebi olarak tüm dünyaya haykırıyor gene de gerçek manada kimsenin kılı kıpırdamıyor. Katil İsrail’in bu mezalimi insanlığın sonunu getiriyor da hâlâ insanlık umursamıyor. Batılı siyasilerin tutumu Müslümanlara karşı tutumları kendi dindaşları nedeniyle belki anlaşılabilir. Ancak Müslüman ülkelerin yöneticilerini anlamak asla mümkün değildir. İnsanlık ömrünü uzatacaksa ya da kısaltacaksa bunu Gazze soykırımı ile gösterecektir. Aslında Gazze’deki mücadele insanlığın onur ve değerler mücadelesidir de çoğumuz bundan habersiziz. Buna her insanım diyen sahip çıkmalıdır.
Suriye’de devrik devlet başkanı Esad’ın yıkılması ile ortaya çıkan insanlık dışı olaylar, Ukrayna Savaşı, bölgede yaşanan sosyal ve siyasi olaylar ile üzerimize gelen savaş rüzgârları ülkemiz ve bölgemize büyük buhranlar yaşatacağa benziyor. Aklı ve kalbi selim herkesin bunu görmesi gerekiyor
Bütün bu karanlık ortamda bilgi kirliliğinin yol açtığı tahribatları da düşünerek özgür basının önemi, gazetecilik mesleğinin gücü daha da artıyor. Basına, gazeteciye büyük iş düşüyor. Kamuoyunu doğru bilgilendirmeyi kedine vazife edinmiş; eli, gönlü, kalemi bağımsız basının, gazetecinin önemi düne göre bugün kat be kat artmış durumdadır. Sadece içeride değil yeryüzünün her yerinde toplumlar gerçekleri çekinmeden söyleyecek, hakkı ve doğruyu ifade edecek gerçek gazetecilerin varlığını yanında görmek istiyor. Gazeteci bu anlamda sağlam ve doğru yolu gösterecek pusula olmalıdır.
Yukarıda bahsettiğimiz dünyada yaşanan; doğruyu, yaşanan hadiselerin oluşturduğu mağduriyeti dile getirme konusundaki duyarsızlık ve çekingenlik dünya kadar olmasa da ülkemizde de yaşanmaktadır. Hangi kesimde olursa olsun gerçeklerin söylenmesi bir tarafgirlik etiketiyle itibarsızlaştırıldığı ortamda hür ve özgür basından bahsedemeyiz. Değil doğruyu söylemek, doğrunun imasından rahatsız olanların varlığı bile yeterli sebep değil midir? Üzülerek söylemek gerekir ki ülkemizde birçok olay ve durumun birbirine karıştığı, menfaat ve çıkarın her şeyin önüne geçtiği her şeyin siyah ve beyaz olarak görüldüğü dönemin etkisi artarak devam ediyor.
Bu “benim kötüm iyidir” anlayışı sürdükçe toplum çürümeye, çökmeye devam edecektir. Böyle bir dönemde sadece inandığı doğruları söyleyebilen gazetecilere çok ama çok büyük ihtiyaç vardır. Kalemini ve fikrini siyasi görüşüne ve ekonomik çıkarlara göre savurmayacak, kendi ayakları üzerinde duracak gazetecilere bugün her şeyden daha çok ihtiyaç vardır. Yaşadığı toplumun değerlerine saygılı, onun derdini kendine dert edinecek elde ettiği gücü siyasi ve ekonomik şantaj olarak kullanmayacak gazetecilere bugün su kadar, hava kadar ihtiyaç vardır.
Evet, doğru söylüyorsun ama “sen söyleme” denildiği yerde sözünü budaktan esirgemeyecek gazetecilere bugün dünden daha fazla ihtiyacı vardır bu toplumun. Bugünkü hata ve eksiklerin söylenmemesi yarına daha büyük sıkıntıları doğuracağını görememek en hafif ifade ile “saflıktır.” Gazeteci şahsi ve siyasi menfaatleri için mesleğini icra ediyorsa halkının değil bağlı bulunduğu zümrenin adamıdır. Aslında vicdanı ve irfanı ile hareket etmek kişiyi doğru yoldan çıkarmayacak kılavuzlardır. Doğru yolda durmak; yanlış yolda hızlı gitmekten evladır. Bu duygu ve düşüncelerle içinde yaşadığı toplumun değerleriyle değil toplumun uğradığı haksızlık ve hukuksuzluk ile mücadele eden, ülkemizin tüm basın camiasının 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününü tebrik ediyorum. Gazze’de ve dünyanın dört bir yanında hayatını kaybeden meslektaşlarımıza Allahtan rahmet, hasta olanlara acil şifalar temenni ediyorum. Görevi başında olanlara sağlıklı, mutlu ve hayırlı uzun ömürler diliyorum.