Doğu Karadeniz’in en temel geçim kaynağı olan çay hasadı bu yıl havaların nisan ayı boyunca aşırı ısınması ile erken başlıyor. Ortalama 15-20 Mayıs’ta başlanan çay hasadı bu yıl 4 Mayıs itibariyle başladı. Sezonun tüm üretici ve halkımıza hayırlı olmasını diliyorum.
Ülkemizde yaşanan ekonomik sıkıntılar üreticilerde bu yıl çay sezonunun sıkıntılı geçeceği endişesi bulunuyor. Geçen yıl taban fiyatının beklenenin altında olması buna karşı kuru çaya 4-5 sefer zam yapılması, maliyetlerin artması ile üreticilerde haklı olarak taban fiyatı konusunda beklentileri de buna paralel duruyor. Kamuoyunun beklediği makul fiyat 25 Liranın altında olmaması hele 20 liranı altı asla kabul edilemez görünüyor. Ancak biliyoruz şark kurnazları enflasyonu gerekçe göstererek % 70 gibi bir fiyat ile 18,70-19,00 lira beklentisi resmi beklenti olarak duruyor. Bu arada özel sektör Çaykur’u beklemeden taban fiyatı 19 liradan belirledi bile. Hükümet açısından bu yıl seçim de yok, “sıkı ekonomik program” gerekçesi ile fiyat bu çerçevede olacak gibi görünüyor.
Genellikle 2. Ve 3. sürgün çayda yaşanan kuraklık etkisi bu yıl 1. sürgünde yaşanması gelecek adına son derece endişe verici bir olaydır. Şimdiden bunun çaresi noktasında girişimlerde bulunulmalıdır. Artık çayın endüstriyel bir ürün olduğu gerçekliğini kabul etmeli, atadan, dededen görme yöntemleri tek ederek bilimsel tekniklere geçilmelidir. Çevreyi koruyacak, kuraklıkla mücadele edecek, verimi artıracak yöntemlere geçilmelidir. Yoksa çayın geleceği dolayısıyla bölgenin geleceği tehlike altındadır.
Sezon öncesi bir fısıltıdır gidiyor. Doğruluk payı var mı var. Yüksek faizler nedeniyle özel sektör bu yıl son birkaç yıldır taban fiyattan ve taban fiyatın üstünde çay alımı bu yıl yapamayacak. 1. Sürgünde tüm imkanlar seferber edilerek şartlar zorlanacak lakin 2 ve 3. sürgünde uzun vade ya da taban fiyatın altıda çay alınacak. Tabi bunlar gerçeklerden çok da uzak olmayan fısıltılar. Bunların yanında özel sektörün asıl büyük firmaları çaylarını sattığı bu yıl çaya ihtiyacı olduğu gerçeği de var. Geçen yıl ve önceki yıldan Çaykur’dan ucuza alıp yüksek kârla çay satmanın zevkini bu yıl aynı oranda yaşayamadılar. Çünkü Çaykur geçen yıl çay alamadı. Fabrikalar kapasitenin çok altında çalıştı. Bakalım bu yıl geçen yıllardan ders çıkarılmış mıdır? Yoksa bu gidiş Çaykur’un özelleşmesi sürecini hızlandıracak bir sürece doğru gidiyor.
Üretici olarak önceliğin Çaykur olmadı gerektiğini her zaman söyledik. Lakin bu noktada Çaykur kendini yenilemelidir. Her zaman söylediğimiz gibi emir eri Ramazan profilinde idarecilerle bu işin yönetilemeyeceği gerçeğini görmelidir üst yöneticiler. Tek güdüsü koltuğunu korumak olan yöneticilerle Çaykur çağın şartlarına kendini uyarlayamaz.
Maalesef sezon başlamadan sıkıntılar başladı. Çaykur yönetimi sezon öncesi aldığı yeni alımyeri firesi kararıyla üreticileri mağdur edecek gibi görünüyor. Bu yıl yaş çayda fire oranı yüzde 0.5 gibi ulaşılması neredeyse imkansız bir karar alındığı bilgisi var. Bu şu demektir benim eksperim çayda fire sorunu yaşatmayacak bize . Bununla yaşanacak kayıplar garanti altına alınmış olacak.Benim anladığım exper bunu düzeltecek.Bu insani, vicdani, ahlaki bir tutum mudur? 3-5 yıl öncesine kadar yüzde 3 olduğu söylenen yaş çay firesi hangi gerekçeyle yüzde 0,5 düşürülmesi kararı alınmıştır? Oturdukları yerde hesap yapanlar, vatandaşın yaşayacağı mağduriyeti düşünmüyor mu? Geçim sıkıntısı yaşandığı , ekmek kavgası verildiği yerde bu ortamda bu hareket baltayı taşa vurmak değil midir? Her kampanya dönemi çay müstahsillerin karşısında bitmek bilmeyen zorluklar çıkarmak gelenek mi oldu Çaykur’da anlamak mümkün değil? Bölgede çay müstahsillerinden aldığı aidatlarla önemli gelir elde eden Ziraat Odaları bu duruma ses çıkarmayacak mı? Bölgenin etkin siyasileri bu işten haberleri yok mu? Varsa neden ses çıkarmazlar? Çayda kaliteyi artırmak, kayıpları önlemenin basit yolları varken bu tür yollar üreticiyi yok saymak değil midir? Bu umursamazlık nereye kadar devam edecektir? Bölgede yaklaşık 2 milyon insanı ilgilendiren bu hasssas konuda herkesi düşünmesi. Yıllarca bekleyen çay sektörün sorunlarına çözüm üreteceği söylenen Çay Kanunu neden çıkarılmıyor? Sümen altı ediliyor? Çay sektörünün büyüklüğü, vatandaşın çıkarları Çaykur Yönetim Kurulu kararlarından daha önemli ve büyük olduğuna inanıyoruz.
Samimi olarak buişin bir neferi olarak Çaykur’a bazı önerilerimiz olacak;
1- Alımyerlerinde çayların yanması önlenmelidir. Yanan çay varsa bunun üstü örtülmemeli, yapandan hesabı sorulmalıdır.
2- Alımyerlerde uzun süre çay bırakmamalı, kalan çaylar sürekli kontrol edilmelidir. Bu konuda müstahsillerden yardım talep edilebilir.
3- Yükleme ekipleri alımyerlerini en güzel şekilde süpürmeli, dökülen çayları toplamalı, arabaları üzerleri sağlam bir şekilde örtülmeli, yolda çay dökülmeleri önlenmelidir.
4- Üreticilerle karşılıklı anlayış ve diyalog yolları açık tutulmalı, çayın milli servet olduğu anlayışı tüm paydaşlar tarafından kabul edilmelidir.
5-Çayın kalitesi konusunda taviz verilmemelidir. Çaykur bu işin öncüsü olmalıdır. Bunun için alınan kararlardan birisi olan benzinli motar yasağını destekliyorum. Ancak bunun çay başlarken yapılmasını ve uygulanabilir olduğuna inanmıyorum. Aletle kontrol gibi saçma bir işe girişilmesi yine bir yandaşın abad edilmesi olduğuna inanıyorum. Daha önce fire için alınan hasssas teraziler ile Çaykur’un yaptığı zararlar biliniyorken bu yola tevessül edilmesi bile bile yeni hüsranlar yaşanması demektir.
6- Müstahsillerin siyasi baskılarına boyun eğilmemeli, temiz, kaliteli çay alınması için azami gayret gösterilmelidir.
7- Özel sektör çay taban fiyatını açıkladı. Çaykur neyi bekliyor? Nabız mı yokluyor?
Bu duygu ve düşüncelerle yeni sezonun üreticilerimize hayırlı olmasını diliyorum. endişemiz her yönüyle çayın tadının kaçmaması, herkesin mutlu ve umutlu bir gelecek kurmasıdır.
ABDÜLKADİR ÇAKIROĞLU 1 Yıl Önce
Güzel bir yazı. İlgililerin duyması dileğimle..