Acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısın duyuyorsan insansın, diyor Tolstoy. Ülke olarak Kahramanmaraş’ta 7,7 ve 7,6 şiddetinde yaşanan iki büyük depremle yıkıldık. Bu depremler ülkemizin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğini bir kez daha yüzümüze vurdu.
Bilim insanlarının ifadesine göre tarihte ülkemizin hiç yaşamadığı dünyanın ise ender yaşadığı aynı bölgede aynı büyüklükte art arda depremi Kahramanmaraş’ta 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremle yaşadı Türkiye. Acı, çok acı bir durum. Milletçe çoğumuz orada olmasak da ruhen enkaz altında kaldık. Artçıları yaşamasak da ruhsal depremlerle o acıları her an yaşıyoruz. Uzunca bir süre daha artçıları yaşayacağız galiba.
Depremin büyüklüğü kadar etkilediği Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kilis, Kahramanmaraş, Malatya, Osmaniye, Şanlıurfa illerini kapsayan 10 ilde büyük yıkımlara neden oldu. Bunun yanında doğrudan ve dolaylı toplamda 13,5 milyon insanı ve yaklaşık 500 kilometrelik alanı etkilemesi ile bütün Türkiye depremin acısıyla kaplandı. Millet olarak duamız, çalışmalarımızın önceliği depremle yıkılan enkaz altında kalanları bir an önce çıkarmak oradaki sağ olarak kurtulanları bir an önce bir sıcak yuvaya kavuşturmak olmuştur. Bu anlayışa ülke olarak yek vücut olduk. Millet olarak bir olduk, bin olduk, milyon olduk, milyar olduk depremzedelerin yanında olduk tüm vatan sathında. Allah milletimizin bu kadirşinaslığını çekemeyenlere fırsat vermesin.
Hamasi olarak söylemiyorum. Biz gerçekten büyük bir milletiz. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar kısa zamanda kendi içinde organize olan bir millet göremezsiniz. Bu bizim tarihsel genlerimizde var. Sonradan olacak bir şey değildir. Halk olarak kısa sürede organize olarak maddi ve manevi imkanlarımızı seferber ederek gönüllerimizi de toplanan malzemelerle tırlara koyup depremzede kardeşlerimize gönderdik. Tırlar sadece yaşam malzemesi değil milletimizin duasını, umutlarını, kardeşlik duygularını en samimisinden taşıdı. Taşımaya da devam edecek.
Ateş düştüğü yeri yakar sözünü ateş en çok düştüğü yeri yakarmış diye tevil edelim. Çünkü depremle gelen felaketin acısı hepimizin içini yaktı, yakıyor. Türk Milletinin ne kadar büyük millet olduğunu, Türkiye’nin sadece Türkiye’den ibaret olmadığını bizi kendileri gören nice mazlum, kardeş ve Müslüman toplum var. Maddi ve manevi yardımlarının yanında acıyı bizim gibi hissetmeleri, göz yaşı dökmeleri, ellerini açıp duada bulunmaları bunun en güzel kanıtıdır. Bu damar var oldukça biz onlara umut onlar bize güç katacaktır.
Dünyanın dört bir yanında deprem nedeniyle ülkemize yardıma gelen ülkelerin kurtarma ekiplerine milletçe teşekkür ediyoruz. Çünkü felaketlerde acının memleketi, ırkı, dini, tarafı olmaz, olmamalıdır. Bugün bizim başımıza gelen yarın başka ülkelerin başına gelebiliyor. Onun için ülkelerin de felaketler karşısında dayanışma içinde olması gerekir. Bugün birçok siyasi sorun yaşadığımız ancak ülkelerinde yangın ve sel afetlerinde ilk yardımına koştuğumuz Yunanistan ilk gelen ülkelerden olmuş. Hakeza Ermenistan, İsrail ve daha onlarca ülke acımızı paylaşarak yardımımıza koştu. Milletçe yaşadığımız bu acı günümüzde yardımımıza koşan bütün ülkelere teşekkür ederiz. Allah hiçbir ülkeye böylesi felaket göstermesin.
Gerçekten asrın felaketini yaşamış bölge. Bu bölgede 500 yılın üzerine böyle büyük felaketi ilk kez yaşadık. Devlet ve millet olarak işe koyularak yaraları sarmaya çalışıyoruz. Mevsimin zor şartları, depremle hasar gören kara, hava ve demir yollarındaki şok atlatıldıktan sonra devlet bütün birimleri ile sahada çalışıyor. Bunun yanında bu kara günde bile siyasi pay kapmaya kalkışan kargaların olması milletimizin acı ve elemlerini artırıyor. Millet yanına gelen samimiyi de gayri samimiyi de fark ediyor. Başka bir acı durum da hem kurtarma çalışmaları hem de toplanan yardımlar üzerindeki dezenformasyonlar oluyor.
Depremzedelerin hayatlarını kurtarmaya çalışırken alanda yaşanan hırsızlık vakaları, yalan yanlış bilgilerin yayılması toplumu ayrıştırıcı yayınların yapılması hainlik değil midir? Milletçe bu süreci baltalayanları Allah’a havale ediyoruz. Millet olarak devletin yanında olmak siyasi iktidarın yanında olmak demek değildir. Çünkü kişiler geçici devlet bakidir. Millete hizmet edeni baş üstü, milleti yok sayanı elinin tersi ile iter Milletimiz.
Deprem Allah’ın kâinata koyduğu ilahi yasadır. İlahi yasaya uymadan, sakat, kurallara uygun olamayan yerde ve kurallara uymayan şekilde bina yapılması ile suçu ilahi kadere atma kolaycılığına kaçmamalıdır insan. Allah kaderi kişinin gayretine bırakmış olmasına rağmen sakat bina yaparak, malzemeden çalarak, kurallara uygun inşaattan kaçınarak sebep olunan yıkımları kadere yükleme sakat zihniyetten kurtulmadıktan sonra biz bu yıkımları hep görürüz. Binayı sağlam, kurallara uygun yaptıktan sonra tevekkül ederek kadere razı olunmaktır kadere teslimiyet. Sağlam bina yapmak da bir tercih ve kader olduğuna göre tercih ve tevekkülümüzü ona göre belirlemeliyiz.
Önceki depremlerde yıkılan binalar için yapanların sorumlu olduğunu söylerken bugün deprem kaderdir demek en hafif tabirle tutarsızlıktır. Yanlışı yapan, milleti bile bile ölüme götüren yapı sorumlularından kim olursa olsun hesap sorulmalıdır. Sorulmazsa milletin ahından kurtulamazlar. Toz duman dağıldıktan sonra yapan, yaptıran, izin veren siyasi kimliğine bakmadan hesap vermelidir. Bu deprem milat olup bundan sonraki yapılar için coğrafi şartlara ve inşaat tekniğine uygun uygun binalara izin verilmelidir. İmar affı gibi ölüme davetiye çıkaracak politik hamlelerden kaçınılmalıdır. Gelecek siyasi kaygıya düşmeden yaşadığımız Kahramanmaraş depreminden ders çıkararak yaklaşan İstanbul depremine hazırlanmalıdır. Felaketin ayak sesleri bugün daha yüksek sesle geliyor. Lütfen dikkatimizi, gücümüzü toplayalım.
Millet olarak yaraları sarma gücümüz de inancımız da var. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk günden beri vaat ettiği konutları bir yılda yapma sözü toplumda karşılık buldu. Türkiye bir yıllık enerjisini bu alana yönlendireceği için doğal olarak seçim de doğal olarak erteleneceğe benziyor. Bu acılar bir yıl gibi kısa sürede bitecekse Türk Milleti buna da karşı çıkmayacaktır diye düşünüyorum. Rabbim milletimizi ve insanlığı böyle büyük afetlerden korusun. Rabbim milletimizin yardımcısı olsun. Haftaya nasip olursa depremin duygusal boyutunu yazmayı umuyor, hepinizi Allah’a emanet ediyorum.