2013-07-02 21:12:16

UEFA’nın bu kararına nasıl gelindi?

Fatih AKTÜRK

faakturk@hotmail.com 02 Temmuz 2013, 21:12

Türk Futbolu UEFA’nın dün akşam saatlerinde açıkladığı şike cezalarıyla derinden sarsılırken şimdi herkes, aslında ne oldu ve bu cezaların sorumluları kimler gibi soruların cevaplarını aramaya başladı. UEFA Disiplin Kurulunun aldığı kararlara göre; Fenerbahçe’ye bir yılı ertelemeli üç yıl, Beşiktaş kulübüne ise bir yıl UEFA’nın düzenleyeceği organizasyonlardan men edilmeleri kararlaştırıldı. Fenerbahçe’nin üçüncü yıl cezası ise beş yıl içinde benzer bir problem yaşaması durumunda uygulanacak. Kulüplerimizin bu karara itiraz etme hakkı olsa da Uluslar arası Spor Hukuku uzmanlarının çoğuna göre olası itirazlardan yeni bir sonuç çıkma olasılığı zayıf görünüyor.
 
Peki ne oldu da Türk Futbolu bu kaosun içine düşüverdi. 3 Temmuz 2011 yılında patlak veren şike dosyaları ve ardından yaşanan gelişmeleri hatırlayacak olursak süreci daha iyi anlamış oluruz kanaatindeyim. Polisin aslında başka bir dosya için yürüttüğü soruşturmada gizli telefon dinlemelerine takılan görüşmeler neticesinde soruşturmanın seyri değişmiş ve malum şike dosyası süreci başlamıştı. İddialara bakılırsa kulüplere ve bazı oyunculara ulaştırılan paraların haddi hesabı yoktu. Hatta yine o telefon görüşmelerinde yer alan iddialardan birinden başkanın verdiği şike parasının bir kısmını cebine atan aracılar bile söz konusu olmuştu. Durum öylesine trajikomik bir haldeydi ki bu iddialar doğruysa futbolun aslında ne kadar da kirletilmiş olduğunu, bizim sonucunu merakla beklediğimiz maçların skorunu aslında birilerinin önceden tayin edebildiğini görmüş olduk.
 
Şike sürecinin hemen öncesinde çıkartılan Sporda Şiddet Yasasına göre iddialarda yer alan suçlara çok ağır cezalar öngörülüyordu. Hatta Spor Kulislerindeki yaygın kanaate göre başbakan bu yasa çıkarken ekibine bu çok ağır bir yasa diye itiraz etmiş, kurmayların ise bu yasanın çıkmasını bizzat kulüp başkanlarının istediği bilgisini paylaştıkları bir durum söz konusuydu. Zaten bu bilgi zaman içinde muhataplarınca da doğrulanmıştı.
 
Bu bilgiyi paylaşmamın nedeni şu; bu yasanın çıkması için lobi faaliyeti yapan kulüpler iken sanki olaydan bihabermişler gibi şike sürecinin hemen ardından hükümete bu kez bu yasayı değiştirin diye kulis yapmaya, baskı kurmaya başlamışlardı. O dönem yasa değişikliği iddialarının sorulduğu Gençlik ve Spor Bakanı: ‘‘Bizim öyle bir gündemimiz yok, kendilerinin istediği yasayı çıkardık, şimdi yine kendileri bu yasanın değiştirilmesini talep ediyor. Kanun çıkarmak çocuk oyuncağı mı’’ diye beyanat verse de söz konusu o yasa değiştirilmiş ve kulüp başkanlarının istediği taviz verilmişti. O dönem Kanun Çıkarmak Çocuk Oyuncağıymış başlığıyla konuyu eleştirdiğim yazımı takip edenler hatırlayacaklardır.
 
Daha sonraki süreçte yeni bir kavramla daha tanışmıştı Türkiye kamuoyu. Şike vardır ama sahaya yansımamıştır gibi saçma sapan bir ifadeyle Fenerbahçe’yi kurtarma operasyonu başlatılmıştı. O gün herkesin kızdığı Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali AYDINLAR bir Fenerbahçeli olduğu halde Fenerbahçe’ye puan silme artı ligden düşürmeyi teklif etmiş böylece dosyanın kapatılacağını öngörmüştü. Fakat bunu gerçekleştirmeye gücü yetmedi.
 
Aynı teklifi Fenerbahçe’li yönetici Ali KOÇ da dile getirmiş ve bu sezon küme düşürün ve bu iş bitsin demişti. Aslında onlar gelecekte UEFA nezdinde gelebilecek olası cezaları öngörebildikleri için bu talebi dile getirmişlerdi. Fakat bu sağduyulu taleplere kulaklar tıkandı ve bugünkü aşamaya gelindi.
 
Sonuçta olan yalnızca Fenerbahçe ya da Beşiktaş kulübü değil Türkiye’nin dünya kamuoyundaki itibarı da ceza almış oldu. Maalesef sürecin bu aşamaya gelmesinde kanun kural tanımaz futbol idarecilerinin, Futbol Federasyonunun ve o dönemki çocuk oyuncağı kanunu çıkartan hükümetin çok büyük hataları vardır ve tamamı sınıfta kalmıştır.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.