Tarihinin en başarısız sezonlarından birini geride bırakan Trabzonspor için sezonu kongreyle kapattı tabirini kullanabiliriz. Trabzon’da başka, İstanbul’da başka konuşan, basına ayrı Futbol Federasyonuna ayrı demeçler veren bir başkan olarak hafızalarda uzun süre yer alacak olan Sadri ŞENER ve ekibinin bu sezonki en doğru icraatı kongrede yeniden aday olmama kararı alması idi. Şampiyonluğun tartışmalı bir şekilde Fenerbahçe’ye kaptırıldığı 2010 – 2011 sezonun devamında sergilediği tutarsız tavır ve açıklamalarına, transfer politikasındaki beceriksizliklerini de eklediğimizde oldukça ciddiyetsiz bir başkan profili çıkıyordu karşımıza.
Pazar günü yapılan Kongrede iki güçlü adayın kıyasıya yarıştığı seçimlerde Oflu hemşerimiz İbrahim Hacıosmanoğlu ipi bir adım önde göğüsleyerek Trabzonspor’un yeni başkanı seçildi. Kendisini tebrik ediyor Trabzonspor Futbol Camiasına başarılı icraatlar sergilemesini diliyoruz. Hemen belirtelim ki Oflu olması bakış açımızın değişmesine yol açmayacaktır. Yalnızca haber değeri olduğu için bu ifadeyi kullanmak istedim. Bizim için önemli olan bundan sonraki süreçte takıma yapacağı olumlu katkılar olacaktır.
Çok ama çok büyük bir sorumluluğun altına girdiğini eminim ki bizden çok daha iyi fark ediyordur. Transfer politikası iflas etmiş, ekonomik olarak çok büyük bir darboğazın içindeki bir kulübü yönetmeye talip olmak basit bir koltuk hesabıyla izah edilemeyecek kadar zor bir iştir ve her babayiğidin harcı değildir. Bu zor görevi yerine getirirken ümidimiz odur ki Trabzon şehrini ve camiasını çok iyi tahlil edecek kimseyi dışlamadan birleştirici bir üslupla rotasından çıkmış olan gemiyi sağ salim arzu edilen limana ulaştıracaktır.
Bu zor görevi ifa ederken iki yıldır tutturulan kupamızı Trabzon’a getireceğiz paranoyasına kapılanlardan etkilenmemesi ilk baştaki en önemli temennimiz. Devir kavga etme, ona buna laf yetiştirme devri değildir. Kavgadan beslenen büyük medya baronlarının oyuncağı olmaya hiç ama hiç gerek yok. Sadri Şener’in verin kupamızı nakaratlarının iki yıldır takımı nerelere sürüklediği hepimizin malumu.
Kavga etmek yerine güçlü bir takım kurmak, yetmişli yılların ruhunu takıma tekrar kazandırmak birinci hedef olmalıdır. Bu sayede kamera ve mikrofonlar yerine rakip takımın kaleleri hedeflenmeli, saha içinde hırslı, arzulu ve coşkulu bir mücadeleyle futbola seyir zevki katmak için uğraşılmalıdır. Sportif başarılar bu şekilde elde edilebilir. Bu bağlamda başkanın ilk demecinde yer alan gerekirse kavga edeceğiz açıklamasının bir talihsizlik olduğunu düşünüyorum.
Çiçeği burnunda başkan çok arzulu ve hırslı olduğunu hiç konuşmasa bile bakışlarından belli ediyor. Umarız bu hırsı demeçlerine bu şekilde yansımaz ve mücadelesini centilmenlik ve nezaket kuralları çerçevesinde devam ettirmeye gayret eder. Futbolun bir spor faaliyeti olmaktan gittikçe uzaklaştırıldığı bir ortamda toplumun önünde olan insanların attıkları her adımlarına, kurdukları her cümlelerine özel önem vermeleri gerekir.
İşte bunun için sayın başkanın futbola yapacağı en öncelikli ve önemli hizmet Trabzonspor taraftarını sağduyuya davet edip örnek bir taraftar kitlesi olmalarını sağlamak. Şiddetten ve küfürden uzak olmayı en başta kulübün yönetimi başarmalıdır. Bu vesileyle seçilen yeni yönetimi başta kulüp başkanı olmak üzere tebrik ediyor, sağduyudan ayrılmadan Trabzonspor’u mazisindeki başarı dolu günlere yeniden kavuşturmalarını temenni ediyoruz.