2013-07-24 15:04:51

Ramazan Daha Çok Yeme ve Eğlence Ayı Değildir!!!

Fatih AKTÜRK

faakturk@hotmail.com 24 Temmuz 2013, 15:04

Eskilerin günahlardan arınma fırsatı olarak gördükleri bazı özel günler ve geceler günümüzde artık birer etkinlik, eğlence ve şenlik düzenleme fırsatı olarak sanki yeniden dizayn edilmiş, formatlanmış olarak bambaşka bir atmosfere büründürülmüş. Bunlardan biri de on bir ayın sultanı diye nitelendirilen Ramazan Ayı olarak karşımıza çıkmaktadır. Birçok sivil toplum kuruluşu, neredeyse bütün belediyeler ve kamu kuruluşları düzenledikleri değişik etkinliklerle Ramazan ayının otuz gününün de sosyal aktivitelerle geçirilmesine zemin hazırlıyorlar.
 
Bu tespiti yaparken hemen şunu da ekleyelim ki, düzenlenen bu programların bir kısmı insanların sosyalleşmesi için önemli katkılar yapmakta, özellikle belediye ve yardım kuruluşlarının yardım kampanyalarıyla da ihtiyaç sahibi binlerce insana yardım eli uzatılmak suretiyle önemli bir sosyal sorumluluk ödevi yerine getirilmekte. Aynı zamanda dini bir vecibe olan yardımlaşma alışkanlığının canlı kalmasına da yardımcı olunmaktadır.
 
Yardımlaşma, sosyalleşme iyi güzel de ülkenin dört bir tarafında düzenlenen eğlence programları da neyin nesi anlamak zor. Zira bu mübarek ay bir eğlence değil, ibadet ayıdır. Müslümanlar oruç ibadetiyle bedensel bir terbiyeden geçmekte ve Allah’a yaklaşmaktalar. Fakat her yıl icat edilen yeni eğlence şekilleriyle orucun manevi kısmı neredeyse yok sayılıp oruçların açılmasıyla bir cümbüş ortamına doğru adım adım gidilmeye çalışılıyor.
 
Bir de iftar ziyafetlerine değinmek lazım. Kurulan zengin sofralarda israf edilen yiyeceklerle daha kaç tane insanın da doyabileceğini hesap etmek mümkün değil. Özellikler lüks lokantalardaki iftar mönüleriyle göze hitap edilirken bir insanın maksimum ne kadar yemek yiyebileceği sanki hiç hesaba katılmamış. Arz eden kısımdaki mekan sahipleri için mesele değil bu, zira onlar parasını tahsil ettikten sonra sattıkları ürünün bir insanın midesine mi yoksa çöpe mi gittiğiyle çok fazla ilgilenmiyorlar.
 
Gün boyu oruçlu olanlar da her şeyi yemek olarak gördüklerinden ne kadarla doyabileceklerini çok fazla hesap edemiyorlar. Sonunda bakıyorsunuz ki üç kişi için kurulan bir iftar sofrasında on kişinin rahatlıkla doyabileceği kadar yemek var. Zaten lüks mekanların iftar tanıtımlarında bir bakıyorsunuz öyle ifadeler yer alıyor ki, sanırsınız kıtlıktan çıktık. Efendim sınırsız yemek de ne demek oluyor. Bir insanın sınırsız yemek yeme kapasitesi olabilir mi? Olmaz elbette, fakat her alanda olduğu gibi burada da bir sektör oluşmuş durumda ve korkunç rakamlar dönmekte. O yemeğin sonunda ne oluyor? Üç kişi yiyor ve geri kalanı çöpe gidiyor.
 
Daha Ramazan ayı girmeden gazetelerde ve televizyonlarda yemek tarifi yazıları ve programları müthiş bir hızla yayılırken bir bakıyorsunuz herkes yemeğin büyüsüne kapılıyor. Oysa Ramazan daha çok yeme değil, bilakis daha az yeme ve bir nefsi terbiye üzerine kurulu bir ibadet olan oruç temelinde bina edilmiş bir aydır. Günün belirli saatlerinde yalnızca yemekten değil, bir takım nefsi arzulardan da uzak durulmak suretiyle manevi bir temizlik ve teslimiyetle Allah’a bağlanmak hedeflenmiştir. Fakat gelinen nokta itibariyle her şey yemek üzerine inşa edilmeye çalışılıyor. Tıpkı Kurban Bayramının et bayramı olarak lanse edildiği gibi.
 
Son söz olarak Ramazan Ayının bir eğlence ayı olmadığını, her zamankinden daha çok yemek yemek gibi bir zaruretin olmadığını tekrar hatırlatmakta fayda var. Çok yiyeceğimiz varsa bunların bir kısmını ihtiyacı olanlarla paylaşmak suretiyle daha çok verim alabileceğimiz gerçeğini asla unutmayalım. O paylaştığımız bir lokma yiyeceğin, karnımıza gidenden çok daha fazla katkı getireceğini bilmek bile mutluluk verir insana. Bu ayın bir arınma ve bağışlanmaya vesile olacak ibadetlerle geçmesi duasıyla, hepinize hayırlı Ramazanlar diliyorum.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.