2013-06-09 16:45:41

Cemaatten misiniz?

Adil Ebediyet

09 Haziran 2013, 16:45

Hangi cemaate mensubsunuz?
Bir cemaate intisabınız var mı?
Bu sorular çekinilerek sorduğumuz sorulardandır.
Neden insan cemaat konusunu açığa vurmaktan kaçınır, neden yüksek sesle seslendirilmez.
Kimimiz daha içimize sindiremeyişimizden, kimimiz de manevi şeylerin gizli kalması olgusundan pek dillendirmeyiz bu meseleyi.
Mahalle baskısının da rolü az değildir.
Kim ne der, acaba çevrem kınar mı beni diye düşünenler de olabilir.
Manevi değerelere düşkünlük toplumun takdir edeceği bir değer iken, son yüzyılda toplumun çağdaş medeniyetler istikametinde yönlendirilmesi cereyanında, kimileri tarafından kasıtlı, kimilerimiz tarafından da sorumsuzca ihmal edilen manevi hayatımız, olması gerekenin oldukça gerisinde kaldığı çok açıktır.
Yakın geçmişimizde, gündemde tutulan toplumsal olaylarla manevi dinamikler ezdirilmiş, sırat-ı müstakimin o doyumsuz hazzının insanlarla paylaşılması duygusu paramparça ettirililmiş, insanlar birbirine yabancılaştırılmış olduğunu bizzat yaşadık.
Toplum içinde, Cumhuriyet tarihimiz boyunca değişegelen toplumsal alışkanlıklar, gelenek haline gelmiş faydası olmayan günlük yaşam kriterleri, manevi dinamiklerimizi altsıralara itmiş, bu dinamiklerin toplumsal gereklilikleri olan camaatleşme faaliyetlerini garip ve tepki toplayan bir olgu haline getirmiş olabilir.
Bugün toplumda çok yaygın kabul gören faydasız alışkanlıklar, insanın toplumsal yaşamına ve ebediyetine katkı sağlayacak manevi faaliyetlerden daha fazla ilgi görmesi, toplumun düzelmesi ve cihana örnek toplum olabilmesi önünde en büyük engeldir.
İşinden çıkıp evin yolunu tutan müslüman, evine gitmeden önce manevi dinamiklerini takviye etmek üzere sohbet mekanlarına uğramaya başlamadıkça, beşeri ilmin en zirve noktasının yakalanması çabalarının yanında, asıl ilim kaynağı ebedi ilim alanında kişisel gelişim gayretleri çoğalmadıkça, bazı nasipsizlerin itiraz edebileceği cemaatlerin toplumsal faliyetleri yaygınlaşmadıkça, hatta bütün toplumu kuşatmadıkça, bu toplumun toplumsal kurtuluş umudu yok demektir.
Neden mi?
Her sey Cumhuriyetimizden bügüne yaşananlarla ortada değil mi?
Medeni ülkelerdeki hayat standartlarını yakalamak adına, manevi köklerimizden uzak kaldığımızda başımıza gelecekleri bizzaat yaşayıp tecrübe edindik. Bu standarları tabii ki yakalayacağız, hatta onların da önüne geçeceğiz. Bunun çaresi bizi biz yapan manevi dinamiklerimizi yeniden çoşturarak hayatımızı yeniden buna göre gözden geçirmekle olacaktır.
Cemaatlerin bu toplumsal yaranın tedavisindeki rolü tartışılmaz.
Peki cemaatler samimi mi?
Hangi cemaat doğru yolda, hangisi değil.
Bazı nasipsiz mensuplar, fitnecilerin dolduruşuna gelerek, bazı eleştiriler yapmak suretiyle, cemaatler hakkında giybet yapmakta, kendisini farkında olmadan perişan etmektedir.
Cemaatlerde yapılan sohbetlerin içeriklerinden samimi olup olmadıklarını anlamak zor olmasa gerek.
Maddi çıkar güdüp güdmediklerini de anlamak zor değil.
Bazı fitne odakları, bu gibi sebepleri kullanarak, insanları manevi atmosferin coşkuyla yaşandığı sohbet ortamlarından uzak tutmaya çalıştığını görüyoruz.
Rıza-i ilahiden başka mefkuresi olmayan, mehdilik olgusuna takılmadan insanların manevi dinamiklerini harekete geçirmeye çalışan, hedefi Allah yolunu insanlara hatırlatarak bu yolda donanımımızı takviye etmeye çalışan büyük cemaatlerin bence eleştirilecek bir yanı yoktur.
Cemaat mensubu görünen bazı insanların toplumsal hayatta yapmış oldukları hataları cemaat hatası olarak görmek ne kadar yanlışsa, insan, kendi içindeki birçok manevi meselesini çözememişken, kendisini toplumsal tedaviye ehliyetli görmesi de o kadar yanlıştır bana göre.
Bu ehliyetsiz insanlar yüzünden cemaatlerin temiz çehresi bulutlu görünmekte, bu sebeple insanların cemaatlere bakışı önyargılı olmaktadır.
Allah yolunda yapılan hizmetlerin samimiyet ve ihlas paydası altında yapılmaması durumunda sonuca ulaşması mümkün değildir.
Bu bakış açısıyla, samimiyetle Allah yolunu istikamet edinmiş cemaatleri islam bahçesinin birer çiçeği olarak görmek, kokusunu, rengini beğendiğimiz çiçeği sulayarak onun kokusuyla ve rengiyle içimize sunacaği zevk-i ruhaniyi hazzetmek, bu suretle bugünden cennet kokularını almaya çalışmak, ötelere uçmadan bu dünya hayatını bu argümanlarla dolu dolu yaşamak bir insan için en anlamlı istikamet olur kanısındayım.
Yalnızlık Allah’a mahsustur.
Surç-i lisan ettiysek affola...
Saygılarımla...

Yorumlar (1)

mehmet VURAL İSTANBUL BAHCELİEVLER... 11 Yıl Önce

Evvel ki çağlar öneçesinden niçe milletler maneviyatını rabbimize kulluğunu terk ettikleri için helak olmuşlardır.Dünya sevdası,dünya malı sevrvet makamlara sarılanlara yazıklar olsun.Peygamber Efendimiz(S.A.V.)bir kudsi hadis'i şerifde şöyle buyuruyor. '' Ey dünya sana kim hizmet ederse meylederse ona eziyet ver:Onu darlandır:O kuluma zindan ol Kimki hakkı yaşarsa rabbine kulluk ederse ona'da hizmetci hizmetkar ol''Buyurmuştur cenab'ı hak:

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.