2013-09-20 10:53:07

Birlikten Kuvvet Doğar

Vahap VAHAPOĞLU

vahapoglu_61@hotmail.com 20 Eylül 2013, 10:53

İnsan, fıtratı gereği daima mutluluğu aramaktadır. Kişinin aradığı mutluluğa kavuşabilmesi ve onu huzurlu bir şekilde yaşayabilmesi için toplum hayatına ihtiyacı vardır. Toplu yaşamaktan başka alternatifi olmayan insanın  huzuru ve mutluluğu da, toplumun huzur ve mutluluğuna bağlıdır. İnsan, karşılaştığı sıkıntıları, içinde yaşadığı toplumun bireyleri ile paylaşma ihtiyacını hisseder. Çünkü, insan karşı karşıya kaldığı bazı problemleri, kişisel imkan ve gayretiyle her zaman aşması mümkün olmayabilir.

 

 “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur'ân’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz (Al-i İmran, 3/103)

 

İslâm dini, âyet  ve hadislerle temellendirdiği kardeşlik bağıyla, toplumda ilişkilerin sağlıklı ve düzgün olmasını hedeflemiş ve aynı zamanda bunu imanla ilintilendirmiştir. Tek bir Allah’a, aynı Peygambere ve aynı Kitaba inanmış olan Müslümanların Kur'ân’ın etrafında birleşmeleri, “birlikte dirlik vardır.” ilkesine sarılmaları, asla bölünüp parçalanmamaları öğütlenmiştir.

 

Bugün İslam coğrafyasında geldiğimiz noktaya baktığımızda yaşadığımız problemlerin ana sebebi budur. Dünyevi menfaatler uğruna parçalanıp bölünmemiz İslam düşmanlarının işine gelmektedir. Bizleri parça parça bölerek tek lokma haline getirmeye çalışmaları dinimize olan düşmanlıklarından kaynaklanmaktadır. Ne var ki bizler bunu fark edip kendimize çekidüzen vermektense onların oyunlarına alet oluyoruz.

 

Onların yeryüzüne hakim olma noktasındaki gayretleri ve dinlerine bağlılıkları her fırsatta öne çıkmaktadır. Sinsi ve uzun vadeli planları, dededen toruna intikal eden hırs serüvenleri daima Müslüman coğrafyayı tehdit etmektedir. Buna karşılık Müslümanların birlikten ziyade tefrika içinde olmaları gerçek anlamda dinin gerekliliğini yansıtamamaktadır.

 

İslâm dini söz konusu birlik ve dayanışmanın sağlanması için, öncelikle mü'minleri kardeş ilan etmiştir. Nitekim Kur'ân'da “Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin" buyurulmuştur (Hucurât, 49/10)

 

Yüce dinimiz, toplumu oluşturan fertleri bir bütün olarak ele almış ve onların her birini vücûdu oluşturan organlara benzetmiştir. Müminleri bir bedene benzeten İslâm, herhangi bir uzvun rahatsızlığını bütün vücudun paylaştığı gibi, başkalarının uğradıkları sıkıntı ve musibetlerin de, el ve gönül birliğiyle paylaşılmasını öngörmüştür.

 

Milli ve manevi değerlerin zayıflamaya başladığı, basit menfaatler uğruna karşılıklı diyalogun terk edildiği, buna karşın; dostlukları, menfaat ilişkilerinin belirlediği günümüz toplumunda Müslümanlar kendilerine bir huzur reçetesi gibi verilmiş olan “din kardeşliği” mefhumunu ve bu çerçevede birlik-beraberlik anlayışlarını yeniden gözden geçirmeleri gerekmektedir.

Bizi dünyada ve ahirette hüsrana götürecek olan tefrikaya düşmeyelim. Bilakis hem dünyada, hem de ahirette bizleri huzur ve mutluluğa götürecek olan İslam'ın sesine kulak verelim. Tarih boyunca yaşanan ve bu gün de dünyanın birçok bölgesinde yaşanmakta olan felaketlerden ders alalım.

 

Hepimizin bildiği gibi huzur ve güven içinde yaşayabilmemiz için daima güçlü olmak zorundayız. Güçlü olmanın en önemli şartı milletçe dayanışma, birlik ve beraberlik içinde bulunmaktır.

 


Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.