Türkiye’de tarihçilik, arzu ve tatmin edilmemiş duyguların tatmin edildiği mecra olarak yerine getiriliyor. İnsanların tarihe olan ilgisini sömüren bir takım zevat, hiçbir kutsal, mukaddes, prensip, kural tanımadan kafalarındaki çöplüğü tarihe söyletiyorlar.
Tarihin Arka Odası programı da bunlardan biri… Murat Bardakçı ve Erhan Afyoncu’nun ortaya süs olsun diye aldıkları bir hanım ile birlikte sundukları program sansasyonel tarihçilikten başka bir şey değil.
En son ki bombası Murat Bardakçı’nın “İslam’da cariyelik vardır. Kur’an diye bir kitap var ya işte orada bu konu kurala bağlanmıştır. Bir insan isterse cariyesiyle ilişkiye girebilir. Nasıl arzu ederse? Evet, evet bunu İslam sağlıyor” gibisinden deli saçması sözleri olmuştur…
Öncelikle şunu söyleyelim ki, İslam hiçbir insanın heva ve heveslerini tanrılaştırdığı, pis arzu ve tutkularını tatmin ettiği bir din değildir.
Bir kere bilinmeli ki Kur’an’da CARİYE kavramı geçmez! Bunun yerine geçen“eymameleketeynanukum” (sağ elinizin sahip olduğu) cariye şeklinde yorumlanmıştır. Bu yorumdan iki mana kastedilmektedir:
1-Veli, şahitler vb. meşru şartları yerine getirerek nikâh kıymak.
2- Savaş sonucu esir kadınlara sahip olmak. Sağ elinizin sahip olduğundan kasıt nikâh mülkiyeti ile sahip olduğunuz demektir(1)
Zira bu tabir henüz savaşın yaşanmadığı ve esir olarak kimsenin alınmadığı Mekke döneminde de geçmektedir. (70/30) İslam inancı ne olursa olsun nikâhsız ilişkiye cevaz vermez.
Mu’minunSuresin’de geçen “ (Ezvacuhum ev mameleketeymanuhum) ibaresi “yalnızca eşleriyle ve cariyeleriyle birlikte olurlar” demek değil, “Yalnızca eşleriyle ve meşru şekilde sahip olduklarıyla birlikte olurlar” demektir. (2)
Zira bu tabir henüz savaşın yaşanmadığı ve esir olarak kimsenin alınmadığı Mekke döneminde de geçmektedir. (70/30) İslam inancı ne olursa olsun nikâhsız ilişkiye cevaz vermez.
Mu’minunSuresin’de geçen “ (Ezvacuhum ev mameleketeymanuhum) ibaresi “yalnızca eşleriyle ve cariyeleriyle birlikte olurlar” demek değil, “Yalnızca eşleriyle ve meşru şekilde sahip olduklarıyla birlikte olurlar” demektir. (2)
Kur’an ki her fırsatta köleleri özgürleştirmeyi (FekkuRagabe) ve her fırsatta kölelere hürriyeti(tahriruragabe) savunan bir kitap olacak ve cariyenin istediği şekilde kullanılmasına cevaz verecek?
Kısaca söyleyelim cariye diye bir şey bugün için mevcut değildir. İslam bu müesseseyi adım adım kaldırmaya gayret etmiştir. O gün için ise, cariye ile illa da ilişkiye girilecekse üç temel esası koymuştur.
Velisinden izin almak
Mehir vermek
Namuslu yaşamak kaydıyla… (Nisa/25)
İslam hukukunda bu üç şartı yerine getirdikten yani nikâh kıydıktan sonra mehir verdikten sonra onlarla ilişkiye girilebilir. Fakat uygulamadaki yanlışlıklar İslam’ı bağlamaz.
Konuyla ilgili daha fazla bilgi almak isteyenler R. İhsan Eliaçık hocanın “İslam’da Cariye Var Mı?” Adlı makalesine başvurabilirler…
İmdi gelelim Murat Bardakçı ve Erhan Afyoncu’ya. Hadi Murat Bardakçı’yı anladık. Onu Mustafa Armağan hocamıza havale ediyoruz. Murat Bardakçı’nın nasıl sahte tarihçi olduğunu bize gösterdiği için kendilerine şükranlarımızı sunarız…
Peki, çok kıymetli bir Osmanlı tarihçisi olan ve bizim de sevdiğimiz Erhan Afyoncu hocamız neden Murat beye bir kelam etmez? Erhan Hocam, Murat Bardakçı sizi de mi korkuttu? Siz yukarda saydığım ayetleri pek ala bilirsiniz. Neden söylemediniz?
Kimse keriz değil beyler…
Anladık göbeğinizden de belli ki, işkembe-i kübranız bir hayli geniş…
Ancak fazla geniş olunca sahibine zarar be hocam…
(1) R. İhsan Eliaçık, “İslam’da Cariye Var Mı?” s.4
(2) R. İhsan Eliaçık “İslam’da Cariye Var Mı?” S. 6
Ahmet Haşim 13 Yıl Önce
Değerli yazar kardeşim İhsan Eliaçık ın kitaplarını referans vermiş ama Hayrettin karamanı okumamış ve Mezhep imamlarının görüşmelerine bakmamıştır.Hatta fetevay-i hindiyye ibni mace de ki hadislere bakmamış. Oraları okursa bizi aydınlatmadan önce kendi daha iyi aydınlanabilirdi.Özellikle Hayrettin hocanın bu konuda yazdıklarının Bardakçıyı doğruladığını görecekti. Murat Bardakçı tarihçi olmamasına rağmen bilgi birikimi olarak ülkedeki pek çok tarihçiden daha fazla tarihi olaylara vakıf bir kişidir.Ve hatta elindeki evraklardan henüz açıklanmamış tarihi sırlara vakıf bir kişidir.(vahdettinin evrakı ailesi tarafından kendisine teslim edilmiştir)Yani boş adam değildir.Takıntıları olabilir. YANİ DEMEK İSTERİM Kİ İLK EMİR "OKU" DUR