2012-01-02 17:53:54

İktidar Olmadan Dünya’yı Değiştirmek

Halil Kurbetoğlu

h.kurbetoglu@gmail.com 02 Ocak 2012, 17:53

Senyör Keseda, okuduğu ortaçağ şövalyelerinin hikâyelerini anlatan romanlardan çokça etkilenip bir gün tıpkı onlar gibi “asil bir şövalye” olmaya karar verir. Her şeyi geride bırakarak düşer yollara… Amaç çok ünlü bir şövalye olmaktır.
 
Lakin ne ismi bu iş için uygundur ne de her şövalyenin olduğu gibi yanında bir yardımcısı vardır. Ve maceralarını atfedeceği sevgilisinin ismi de öyle pek karizmatik değildir. Önce kendi adını değiştirmekle başlar işe; Keseda olan ismini “Don Kişot” yapar. Don Kişot, ağzından ateş çıkaran ejderhaların, haydutların, fakir malı yiyen kralların korkulu rüyasıdır artık…
 
        Yani bu kara şövalye önce kendinden ödün vermekle işe başlar. Adını değiştirir bu sebeple. Utanır eski adından. Bir şövalyeye böyle “silik bir isim” yakışmaz der. Sonra bir safı kandırır çeşitli vaatlerle ve peşine takar. Bu şanslı kişi romanda anlatıldığına göre Sanço Panza’dır. Sanço ele geçireceği ganimetlerin hayaliyle efendisinin peşinden koşar durur. Unutmamalı ki her “Don Kişot” kendisine bir “Sanço” üretecektir… “Zira Havarilerini yaratamayan İsa’nın yeri tımarhanedir, tarih değil…”
 
Rosinante Don Kişot’un şövalyeleşme yolunda kullandığı teknolojiyi simgeler. Sevgili atı, bir dakika yanından ayrılmaz. Don Kişot maceralarını atfettiği sevgilisinin de adını değiştirir ve Ona; Dulcinee du Toboso,ismini uygun görür. Tıpkı diğer şövalyelerin yaptığı gibi bütün kahramanlıklarını sırf O’nun sevdası adına, O’nun rızası için, O’nun namı uğruna yapacaktır.
 
                                                                  * * *
 
Dünya’yı değiştirmeyi, iktidar sahibi olmakla bir gören anlayış, sonunda Don Kişot’laşacaktır. Bir süre sonra iktidarın meşrulaştırılması için yapmadığı zulüm kalmayacak ve sevgilinin rızası adına çıktığı bu yolda sevgilinin en muhkem değerlerini bile tevil etmekten utanmayacaktır… Her şey Dulcinee du Toboso içindir oysa…
 
Her iktidar kendini yeniden tanımlama ihtiyacı duyar. Kimi soldur, kimi ortanın solu’dur, kimi sağ’dır, kimi ise muhafazakâr demokrat. Başta devrimci olanlar iktidara ulaşabilmek adına “sosyal demokratlığı” uygun görür. Önceleri “mücahit” olanlar, sonraları muhafazakâr ismini almayı doğru bulurlar. Yanlarına aldıkları nice Sanço Panza’ları da çeşitli vaatlerle uyuturlar. Adeta sus paylarıdır iktidarın ihsanları…
 
Hareket olmadan ise devamlılık mümkün değildir. Bir topluluğu ayakta tutmak ve şövalyeliğin hakkını vermek için saldırırlır yel değirmenlerine… Düşman üretilir. Hücum boruları çalınır. Her defasında bozguna uğratılır düşman… Her defasında kazanan hep şövalyedir. Yani en fazla kaybeden…
 
Romanın baştan sona analizini yapacak değilim. Ama insanlık tarihinin ilk romanı kabul edilen ve Dosto’nun; "Don Kişot, insan düşüncesinin en son ve en büyük sözü, insanın ifade edebileceği en acı ironidir" diye tablolaştırdığı bu eser bize birçok hakikati de fısıldar.
 
Bu roman elbette farklı da okunabilir. Kimi Don Kişot’u idealist adam olarak da niteleyebilir. Fakat ben bu ironiyi okurken önce kandırılmış olmaktan ziyade “şövalyenin inanma” ihtiyacını ele aldım. Bana göre Keseda zaten inanmak istiyordu. Kanmadı yani, kendi kendini kandırdı. Kendi yalanına inandı Keseda. Ve Don Kişot’u yarattı…
 
İnsanlığı düzeltmek, yeniden o eski “Altın Çağa” döndürmek isteyen biriydi kuşkusuz Don Kişot. Ama İktidarın, sistemin bir parçası olduğunu, yani gücün sistemden arî olmadığını, güce talip olmanın aslında sistemin parçası olmaya talip olmak olduğunu fark edemedi…
 
Ve tüm bu maceralardan sonra evine döndüğünde, güce talip olmadan da Dünya’nın değiştirilebileceğini anladığından olsa gerek; "Ne büyük delilik ettiğimi anlıyorum artık” diyerek yaptığı hatayı itiraf edecektir. 
 
Zira en büyük delilik güce talip olmaktır… Gücün dişlileri arasında ezilmeden durabilmek, insanın geçebileceği belki de en zor sınavdır.
 
Velhasıl-ı kelam;
 
İktidar olmadan Dünya’yı değiştirmek…
 
Sizce de mümkün değil mi?    
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.