Bir gün can sıkıntısı çektiğim bir günde Youtube’da röportajlara,sohbetlere bakıyordum.Kaya Çilingiroğlu’nun bir sohbetine denk geldim. Programda şu sözü kullandı:
“Babam estetik cerrahi uzmanı olmamı istiyordu.Çünkü ilerde kadınların büyük bütçeler harcayacağını öngörüyordu.”
Gerçekten de şuan günümüzde güzellik takıntısı oluştu.
Her şeyin en güzelini ister duruma geldik bazen işlevselliği ikinci plana attık.
Türkiye’de estetik sektörü 2,5 milyar dolar gibi büyük rakamlara ulaştı ve büyümeye devam ediyor.
Tek kalemden çıkmış gibi benzer insanlar oluşturuyor .Halbuki karakteristik güzellik gibi bir kavram vardır veya çirkin güzeli dediğimiz ….
Bunun dışında moda sektörü lüks giyim perakende markaları israfın net göstergesi.
Gucci,Armani,Louis Vuitton,Dolce&Gabbana,Dior gibi niceleri.
Özellikle gelişmekte olan ülkelerde manevi gelişimini tamamlamayan ülkelerde satış rekorları kırıyorlar.
Peki ya olaya şöyle bakalım:
Herkes bu veya şu şekilde Hz.Yusuf’un güzelliğine vurgun bir insanoğlu var.
Dizi ve filmlerde başrol oyuncular hep güzel ve yakışıklı tipler.
Ee hani gerçekçilik?
Çevremizde bu kadar güzel insan mı var?
Benim düşünceme göre Hz.Yusuf’un güzelliğine talip olduğumuz gibi ahlakına daha çok talip olmamız gerekir.
İçi boş bir güzellik şuna benzer:
Bir çocuk yaz sıcağında yorgun ve susuz mutfağa girer .
Masada çok hoş estetik bir bardak,
Su dolu olduğunu düşünüp dikler…
Ama o da nedir?
Bardağın içi tamamen boştur!
İşte karakter ve ahlak yoksunu insan da bu tadı bırakır.
Hz. Aişe, Peygamberimizin ahlâkı hakkında şöyle demiştir:
Hz. Muhammed’in(s.a.s) ahlâkı Kur’an’dı. Darılırsa Kur’an darıldığı için darılır, beğenirse Kur’an beğendiği için beğenirdi. Kendi nefsi için intikam almazdı. Kızması ve beğenmesi Allah’ın rızası içindi.”
Bir insanı tanışmak için ilk güzellik etkili olsa da,uzun vadede saadetli ,istikrarlı birliktelikler için karakter öne çıkar.
Erkek buz dağı gibidir,görünen kısmı buzdağı heybeti olsa da ;esas derinliği ve köklü yanı buzdağının altındadır. İşte bu karakteridir!
Hz.Ayşe validemizin bir sözüyle noktalayalım.
“Eğer Mısır’dakiler onun (Hz. Muhammed’in) yanağının vasıflarını duysalardı, Yusuf’u satın almak için bir fiyat biçmezlerdi. Eğer Züleyha’nın meyve soyan kadınları onun alnını / yüzünü görselerdi, Ellerini keseceklerine kalplerini kesmeyi tercih ederlerdi.”