Ulusoy’da geçen bir yıl

Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını biliriz. Bu konuyla ilgili gerçek hayattan bir çok örnek de verebiliriz. Hayat neye gebedir bilinmez. O, sizi değişik yerlere sürerken; sürünerek, sürüklenerek gitmemelisiniz. Kendiniz olarak, kendinize ait değerleri beraberinizde taşıyarak gitmelisiniz.
 
Hedefiniz insansa, insana hizmetse nereye giderseniz gidin çok de farklı şeyler yaşamıyorsunuz genel olarak. Bu yıl yolumuz Hacı Mehmet Bahattin Ulusoy Lisesi’nden geçti. Öncelikle şunu söylemek lazımdır ki asla dışarıdan göründüğü gibi değil HMBUlusoy Lisesi. İşin içine girince bunu daha iyi anlıyorsunuz. İçeride gayretli, samimi, fedakarane çalışan idareci ve öğretmenlerin varlığını bilmeden yapılan her tür yorum ve eleştiri en hafif ifadeyle insafsızlıktır. Evet, belki de dışarıdan ‘’kaybedenler kulübünün üyelerinin’’ toplandığı okul olarak görünse de aslında bu yafta sistemin dayattığı bir yaftadır.
 
Ulusoy ailesi,  yaptırdığı bu okulla Of’a önemli bir hizmet etmiştir. Adı nedeniyle bir ağırlığı olduğu için bu okul Ulusoy ailesinin merhametine terk edildi Oflularca. Ulusoy ailesi de bir süre sonra aradan çekilerek işi her şeyiyle devlete bıraktı. Böylece okul tam anlamıyla sahipsiz kaldı. Adeta okul iki cami arasında beynamaza dönmüş. Ne İsa’ya ne Musa’ya yaranabilmiş. Bu durum okulun fiziki ve beşeri yönden sıkıntılar yaşanmasına neden oldu, oluyor.
 
Okulun talihsizliği mi desem ülkenin eğitim sisteminin çarpıklığı mı desem bilemiyorum. Nasıl ki 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim yanlışlarla insanları ille de okulda tuttu. Tıpkı açık hava cezaevi gibi 8 yıl okuyanı da okumayanı da okula hapsetti. Şimdi sanki daha ileri boyutu ile bu sefer 12 yıl tutacağız diye endişe ediyorum. Eşyanın tabiatına aykırıdır herkesin okuyacak olması. Bundan önce okuma yazma dahi öğrenemeyenler zorla da olsa 8 yılı bitirip diploma aldılar.Şimdi bu bir kademe daha artarak okuma yazma bilmeyenlere lise diploması verilmesinin yolu mu açılıyor diye düşünüyor insan. İşte bu şartlar göz önünde bulundurularak Ulusoy Lisesi’ne gelen özellikle meslek lisesi öğrencilerin profilini düşünün. Maalesef çoğunlukla hayattan hiçbir beklentisi olmayan hasbelkader herkes okuyor biz de okuyalım diye düşünen. Boşta kalmamış, sosyal bir statü de kazanmış olmak bir de lise diploması almak niyetiyle tercih edilen bir okul haline dönmüş Ulusoy Lisesi ve diğer meslek liseleri.
 
Bütün bu olumsuzluklara bakıp böyle gelmiş böyle gider demek, karanlığa küfretmek, aman bu dünyayı sen mi kurtaracaksın deyip suya sabuna dokunmamak da vardı. Fakat sorumlu olduğunuz insan olduğu için, bu ülkenin yarını olduğu için hemen hemen herkes bu taşın altına elini koymuş. Ülkenin yarınlarına birer çivi çakma adına maksimum gayret göstermiş öğretmen arkadaşlar. Çoğu okullarda olan gruplaşmalar, klikleşmeler olmadan birlik ve beraberlik içinde bir aile ortamı var. Bu özverili çalışma nedeniyle kendi dengi okulları geride bırakarak Türkiye genelinde belli başarı da yapmış durumdadır.
 
Burada bazı arkadaşları özel olarak söylemek hakkaniyete aykırı değil bilakis hakkaniyet için olacaktır. Başta okul müdürü İbrahim Danışmaz olmak üzere bu arkadaşlar için birkaç kelam etmesek doğru olmaz. İbrahim Bey iyi niyetle okulun ihtiyaçlarını karşılamak için didinip duruyor. Okul içinde ve dışında yapılan fiziki yapılaşmaya büyük gayret gösteriyor. Bu ihtiyaçlar için hayırseverlerin kapılarını okul için aşındırıp duruyor. Yaşadığı sıkıntıları yanına gidin konuşmadan da anlarsınız. Okulda görev yapan müdür yardımcılarının hepsinin işi ağırdır, işlerini çok iyi yağıyorlardır buna inanıyorum. Bunların arasında Müdür Baş Muavini görevini yürüten Recep Yurtsever’i iş yoğunluğu, çalışma yöntemi, olaylara ve kişilere yaklaşımı nedeniyle ayrı yere koymalıyız.
 
Bu zamana kadar sosyal ve spor alanında Of’u ve Trabzon’u hep başarıyla temsil etti. Spor alanında gösterilen başarılarda Beden Eğitimi öğretmenlerinin özverili çalışmaları yatıyor. Bunların içinde Beden Eğitimi Öğretmeni Özcan Demirel yapmış olduğu çalışmalarla birkaç adım ilerde olduğunu söylemeliyiz. Tecrübesiyle, iş ahlakıyla, iyi niyetiyle işinin ehli bir eğitimcidir Özcan Hoca. Kendisi daha büyük görevlere layık ve hak ediyordur.
 
Bir başka söylemeden geçemeyeceğimiz öğretmen arkadaşımız da Güngör Saral’dır. Güngör hoca okula 2. dönem gelmesine rağmen dur durak demeden derslerinden arta kalan zamanını okulda yapılan tesisler için hayırsever işadamlarına tek tek gidip daha fazla katkı sağlayıp yapılan tesisleri bitirmek için büyük gayretler gösterdi. Bunu yaparken biz duygusuyla kişisel bir beklentiye kapılmadan yaptı bunu. Bir parantez de İnşaat bölüm şefi Yakup Karaali’ye açmak gerekir. Okul içindeki inşaat işleri ile ilgilenirken bir usta gibi bir işçi gibi çalışmayı asla kendine sorun etmedi. Yeter ki işler yürüsün gerisi önemli değil. Buradaki arkadaşları tek tek anlatmaya kalksam onlarca yazı yazmam gerekirdi. Bir özet yapmaya çalıştım.Belki yeri geldiğinde bunları da yazarız.Hepsi başarılı ve değerli arkadaşlardır bu adlarını söylemediğimiz arkadaşlar. İçlerinde öyle ilginç hikayeler var ki …Bir de Of Belediye Başkanı Murat Saral’ın okula karşı ilgi alakası ve yardımları her halükarda öne çıkıyor.Eğitime yapılan bu yardımlar başkana manevi yardım olarak döneceğine en kalbi düşüncelerimle inanıyorum.
 
Bu sene eğitim-öğretim olarak işler yürütülürken alt yapı hizmetlerine biraz daha ağırlık verilerek eksiklikler giderildi. İnanıyorum ki be eksikliklerin giderilmesi hasebiyle seneye daha başarılı ve dirayetli bir okul bizi bekliyor. Ne olursa olsun okulun banileri Ulusoy ailesi okuldan elini çekmemelidir. Elinden gelen yardımı yapmalıdır. İlçe Milli Eğitim de aradaki hayali pürüzleri gidermelidir. Daha çok gitmek daha çok tanımak lazımdır.
YORUM EKLE

banner81

banner22

banner21

banner24