Seksenlerde Türkiye

Televizyon, çağımızın en vazgeçilmezi üstelik bizden evimizin önemli kişilerinden biri haline gelmiş durumdadır maalesef. Çağımızda insanları bir arada tutan ve kitleleri peşinden koşturan sihirli bir kutu oldu televizyon. Öyle ki her evde vazgeçilmez bir eşya halini aldı. Üstelik her hafta sanki sözleşmiş gibi dizileri takip etmeden de geri duramıyoruz. İşin kötü tarafı seçici özelliğini bir yana bırakıp sıradan tüm programlara takılıp gününü heba eden yığınlar halini aldık. Bu doğrusunu söylemek gerekirse çok kötü bir durumdur. Bu işin bir de seçici tarafı olmalıdır. Şayet seçici davranılırsa sihirli kutunun olumsuz etkisi en aza indirgenmiş olacaktır..
 
Dünyada hiçbir şey tamamen yüzde yüz zararlı değildir. Onu zararlı kılan bizim tercihlerimizdir. Önemli olan biraz da olsun seçici davranabilmektir. Haber programları, sağlık, spor, diziler, müzik programları, belgeseller, eğitim programları vs. diziler genellikle mesaj vermek için en kestirme yollardan biri olarak seçiliyor. İdeolojik bir senaryo dayatmak yıllarca televizyonların asli görevi haline almış.
 
Diziler dedik de bu dizilerin arasında ailece izlenecek dizi neredeyse bir elin parmakları kadar var ya da yok. Ailece seyredilebilecek dizilerin başında TRT1’de yayımlanan SEKSENLER dizisidir. Dizi 12 Eylül 1980 askeri darbesinin sosyal, siyasal ve ekonomik etkilerini anlatırken adeta dünün Türkiye’si ile bugünün Türkiye’si arasında karşılaştırma yapmamıza imkan veriyor. Tam anlamıyla bir belgesel niteliği taşıyor diyebiliriz. Aslında nostaljik bir dizi filmdir. Darbelerin ülkeye yaptığı tahribatı anlatmasının yanında sebepsiz yere insanların nasıl da birbirlerine düşürüldüğüne acı bir şekilde şahit olmuş oluyoruz bu dizi sayesinde.
 
Tek kanallı televizyonların olduğu yıllarda her evde televizyon olmadığını televizyonun olduğu evlerde dizi filmler bugünkü sinema filmi gibi izlendiğini hatırlatıyor bize bu dizi. Henüz herkesin evine televizyon girmediği için komşuluk ilişkileri daha samimi ve paylaşımcıydı. Mahalle hayatı diye bir kavram vardı eskiden. Mahallenin bakkalı, kasabı, berberi, kahvesi, manavı, kasetçisi, pastanesi, karakolu bekçisi kısacası her şey eski Türkiye’yi anlatıyor. Buradaki Türkiye’nin en güzel yanı dayanışma içinde bir yaşamın olmasıdır. İnsani duygular herkesin buluştuğu ortak asgari müşterekti. Toplum olarak yitirdiğimiz o güzel hasletler artık bizim için bir nostaljiden öteye gidemez oldu. Maddeten değiştik fakat manen bir felaketin eşiğine gelmiş durumdayız. Üstelik buradaki karakterler ülkenin genellikle bütününü kapsıyor. Adeta Türkiye’nin küçültülmüş özet hali. Burada eski Türkiye’nin eskimemesi gereken hasletleri vardı.
 
SEKSENLER dizi filmine bakınca geldiğimiz sosyal, ekonomik ve  siyasal yapıyı çok rahat anlayabiliriz. Önce mahalleden sonra dostlardan daha sonrada insanlıktan kopuş yaşadık milletçe. Maddeten büyük aşama kaydetmiş olabiliriz ama manen gittikçe değerleri erozyona uğrayan bir toplum haline geldik. Herkes kendi hayatını bu film gibi geri sarmaya çalışsa neleri kazanıp neleri kaybettiğini çok rahat anlayacaktır. Gerçek hayatı kaybettik sanal bir hayatın içine yalnızlaşıp durduk. Yalnızlaştıkça daha mutlu olacağımızı sandık aksine daha da mutsuz hale geldik.
 
Sanki bu dizi yoksuzken daha da mutlu olduğumuzu mu gösteriyor ne. En küçük şeyden mutlu olmasını bilmeyi, dostluğu, paylaşmayı, komşuluğu en önemlisi de insanlığı hatırlatırken, bizi kaybettiklerimizle yüz yüze bırakmayı da ihmal etmiyor. Almasını bilene bu dizi çok şey anlatıyor. Belki tekrar mahalleye geri dönemeyiz ancak mahallede kaybettiğimiz değerlere sahip çıkarak insanlığımıza dönebiliriz.
YORUM EKLE

banner81

banner22

banner21

banner24