Rusya ile ikinci bahar yaşamak

 Her geçen gün ne kadar büyük tehlike atlattığımızı daha iyi görüyor ve anlıyoruz. Öyle ki uluslararası bir ittifakın yerli işbirlikçilerle yürüttüğü operasyon ülkemize bedeller ödetti ve bundan sonra da  ödetecek.Önemli bir eşik atlatıldı ama bundan sonra daha komplike ve şiddetli saldırılar olacaktır. Bu saldırılardan da kurtulmanın en büyük gücü milli birlik ve beraberliğimiz olacaktır.15 Temmuz ve 7 Ağustos Ruhunu unutmadan, unutturmadan, güçlendirerek devam ettirmeliyiz.


Hiçbir işgal yerli işbirlikçi olmadan başarılı olamaz. Böyle olduğu için de ülkemiz üzerinde plan yapanlar her dönemde kullanacakları işbirlikçileri iyi yetiştirip, destekliyorlar.Türkiye içeride ve dışarıda yalnızlaştırılmaya çalışılarak tamamen kuşatmaya tabi tutuldu. Bu işin en büyük mesebbibi kuşkusuz ülke olarak Amerika Birleşik Devletleridir. Birileri kalkıp o da maşadır diyebilir. Ona da amenna ama devlet sistematiğinde bunun görünen devletidir ABD. Türkiye ABD'ye gereğinden fazla  güvendiği için hem Irak meselesinde hem  Suriye meselesinde hem de diğer meselelerde istenen sonuçları alamadı.


Bir yıl öncesine kadar Bahar havası yaşadığımız "tarihi" rakibimiz Rusya ile birden bir uçak düşürme krizi ile her şey ters yüz oldu. Böylece Türkiye her şeyiyle yalnızlaşmış bir ülke haline getirildi.  Sadece Rusya ile değil Rusya'nın etkisindeki Suriye,İran, Mısır gibi ülkelerle ilişkiler daha da kötüleşti. Türkiye Suriye konusunda Amerika Birleşik Devletlerinin vaadlerine inanarak ABD ile Suriye Meselesini kısa sürede bitireceğinin hayaline kapıldı. ABD ise güvenilmez ortak olduğunu bir kez daha Suriye'de Türkiye'yi yalnız bırakarak gösterdi.Suriye Meselesi dış mesele iken dünyanın yaptığı gibi yapmayarak Suriyelilere kapımızı açarak büyük bir mülteci sorunu yaşadık. Ülkemizin güvenlik sıkıntılarına yeni sıkıntılar ekledik.Biz kardeşliğimizin ve insanlığımızın gereği kapımızı ve gönlümüzü Suriyelilere açtıkça dışarıdan bu sorun daha da büyüdü. Türkiye gördü ki Esed ne kadar zalim olsa da onun arkasında Rusya gibi bir müttefiğin olması Esed'i orada bırakacaktır.


Gerek ABD için gerek Rusya için Suriye'de yaşanan vahşet önemli değildi. Her gün ölen insanlar insan değil Müslümandı zaten onlar için. Çıkarı için dünyayı yakmaktan geri durmayan ne ABD ne Rusya bizim için dost ve müttefik olabilir. Bugün geldiğimiz noktada sadece konjektür gereği gerek Rusya, gerekse Türkiye birbirine muhtaç görünüyor. Düne göre Rusya Türkiye karşısında psikolojik olarak üstünlük sağlamış durumdadır . Tabi zamanla ilişkiler daha stabil hale gelip iki ülke çıkarları için birbirine daha güvenecekler ve güvenmek zorunda olduklarını anlayacaklar. Uçak krizi öncesi tarihinde görülmemiş bir şekilde iyileşme yaşayan Türkiye-Rusya ilişkilerinde anlaşılıyor ki uçak olayında da FETO parmağı vardı. Amaç Türkiye'yi tamamen yalnızlaştırıp köşeye sıkıştırıp ABD politikalarına bağımlı hale getirilecekti.

15 Temmuz Darbe girişimi olayından önce Türkiye'de dış politikasında köklü değişim girişimi başlamıştı. İçimize sinmese de İsrail'e şart koşulan maddelerin yerine getirilmesiyle ilişkileri yeniden başlatan anlaşma imzalandı. Ben inanıyorum ki İsraile kağıt üzerinde üstünlük sağlasak da İsrail her zaman akrepliğini yaparak üstünlük sağlamayı başarmıştır, korkarım gene aynı şey olacaktır. Mısırdaki Askeri Darbeden beri halkın yanında duruş sergileyen Türkiye Darbeci Sisi yönetimiyle alt düzeyde de olsa ilişkilerin başlatmış. Suriye sorununun bu zamana kadarki yolla çözülmeyeceğini gördü Türkiye. 
Erdoğan Putin görüşmesi gerek AB'yi gerekse ABD'yi çok endişelendirmişe benziyor. Bugün  demokrasi ve insan haklarının beşiği olmakla övünen Batı ve ABD Türkiye'de yaşanan vahşi darbe girişimini ancak her şey yerine oturduktan sonra, başarısız olunca kınayabildiler. Bu Batı için çok da çaba gösterilmeyeceğini Türkiye daha iyi gördü. Bu dönemde Rusyanın "dostluğu" daha inandırıcı bulundu.Konuşulduğu gibi 100 milyar dolar ticaret hacim hedefi zorlama da olsa olabilecek imkana sahiptir.Şangay Örgütüne girme ihtimali de yakınlaşmanın ne düzeye çıkacağını gösterecektir.


NATO için Türkiye vazgeçilmez öneme sahip olsa da NATO kendi müttefikini yalnız bırakarak Türkiye'ye yapılan darbeyi bir bakıma görmezden gelindi hatta bu işin altında onun parmağı olduğu iddia edildi. Bu anlayış Türkiye'yi daha da Rusya'nın yanına iteceğini bildikleri halde buna devam edildi. AB ise ikiyüzlülüğünün utanmazlığından çekinmeden bize kuru tehditlerde bulunuyor.NATO'nun kurucu gücü ABD gerek darbe sürecinde, gerekse darbenin sonrasındaki tutumuyla darbenin en büyük planlayıcısı veya destekçisi olduğunu gösterdi. Ülkesinde beslediği FETÖ elebaşını vermemekte diretmesi de yaptıklarını gizleyemez. Türk Milleti bu darbenin ABD menşeili olduğuna inanıyor. Böyle müttefiklik olmayacağını ABD biliyor da biz mi bilmeyeceğiz.Artık ABD'ye ne kadar güvenebileceğiz? Rusya ile ABD arasına sıkışmış bir Türkiye şimdilik şartlar gereği Rusya'ya yakınlaşıyor. Bu yakınlaşma her şeyiyle Rusya'ya bağlı kalacağız anlamına gelmiyor. Türkiye artık kendine daha çok çıkış kapısı bulmak, üretmek zorundadır. Bakalım Rusya ile yaşamaya başladığımız 2. bahar bizi nerelere götürecek.

Bizi ateşin içine atanlara en iyi cevabı birlik beraberlik içinde daha çok çalışarak verebiliriz. Bu ülke için, bu millet için çok çalışacağız. Oyuna gelmeyip, yeni oyunları bozacağız.




YORUM EKLE

banner81

banner22

banner21

banner24