Niyetlerimizin eğitimi

Duyguların resmini çizemeyiz biliyorum. Hatta bunu kim çizmeye çalıştıysa başarılı olamadığını da biliyorum. Mutluluğun resmini çizmek mümkün olmasa da mutluluğa giden yolun nerelerden geçtiğini öğreniyor insan. Bunun aksini olan mutsuzluğa giden yolunu da öğreniyor insan.

 

Hayata gerçek manada tutunmak için yaşadıklarımız bizi ve çevremizi rahatsız etmemelidir. Bizi ve çevremizi rahatsız eden ne ise ondan uzak durdukça kendimizi mutlu hissederiz. Şunu unutmamak gerekir ki ayakları yere değmeyen mutluluklar uçar gider. Hayatı anlamanın ve anlamlandırmanın yolu hayata katacaklarınızdan geçer. İcra ettiğiniz hayata katkı ise alınan eğitimle mümkündür. Her ne kadar ara sıra değinmişsek de yaşanan sorunlar nedeniyle değinmeye devam edeceğiz eğitim gerçeğine.

 

Eğitim yıllarca dilimizde sakız olmuş adeta, yediden yetmişe kadar tarifini yaptığımız neredeyse ortak kavramlarımızdan bir olmuştur. Bizatihi eğitim toplumun kültürel hafızasını yarına aktarmaktır. Toplumun kültürünün sonraki nesillere aktarması bakımından ve ülkenin geri kalmışlığın giderilmesinde toplumların sarıldığı sihirli değnektir eğitim. Düşünceyi hayata geçirmek açısından, kimi örnek almalı diye düşününce ilk akla gelen; çağdaş dünyada ekonomik, sanayi ve teknolojik bakımından ileride olan ülkeleri örnek almak oluyor. Her ne kadar hazırcılık olarak görünse de aslında işin doğrusudur bu. Bilinen şeyi yeniden keşfetmeye çalışmak zaman kaybettirmekten başka ne işe yarar?  Dünyada bahsettiğimiz bu amaç için daha fazla verim almak adına yeni yeni sistemler geliştirmiştir. Yeni kurulan cumhuriyet Türkiye’si de kendisine hedef olarak çağdaş muasır medeniyetler seviyesini hedef biçmiştir. Batı’nın bu çağdaşlığına ulaşmak için gözümüz kapalı ne varsa aldık Batı’dan kendimizi de inkâr etmek adına da olsa. Yaptığımız temel yanlışımız buydu belki de.

 

Evet, kısmi bir iyileşme sağladık. Daha çok işin yüzeysel boyutuyla ilgilenildiği için ne sanayide ne teknolojide ne de ekonomide beklenen atılımı yapamadık. Daha çok toplumu dönüştürmeye yeniden bir toplum inşa etmeye çalıştık. Yabancı özentili, geçmişinden utanan, geçmişine küfreden üstelik ne benzediği olabilen ne de kendi toplumundan olan adeta melez bir tip oluştu. Yani ne tam doğulu olabildik ne de Batılı olabildik.

 

90 yıllık cumhuriyet, Türk Milletini ideolojik saplantılarla dönüştürmenin uğraşını verdi. Kurucu iktidar kendini var etmek adına yüzünü batıya çevirdi. İyi kötü demeden eskiye ait ne varsa çöpe attı. Yeni bir toplum inşa edeceğini düşündü ama olmadı. Sadece toplumun ana kütlesine yabancı bir ‘’toplumcuk’’ meydana getirildi. Fakat bunun karşısında yer alan asıl ana kütle zorla değişimi kabul etmedi. Kabul etmediği bu değişime karşı geri kalmışlık meydana geldi. Korunan, devlet eliyle eğitilen sistemin elemanları yönetime getirildi. Bu yönetme saltanatı uzun yıllar sürünce toplumu yönetmenin kendilerinin doğal hakkı olduğunu zannettiler. Bugün sindiremedikleri bu durumu başka şekilde ifade ediyorlar.

 

Ülkenin doğal yöneticileri olduklarını iddia eden bu kütlenin karşısında toplumun asıl kütlesi tehlikenin farkına vardı. Evlatlarını dün eleştirdiği eğitim sistemine sokup onlarla yarışır hale getirdi. Özünde kendi kültürel ve inanç değerlerini koruyarak sistem içine giren bu nesil siyaseten de bedeller ödese de açılan yollarla toplumu yönetecek kadar kendini geliştirdi. Toplum bunlar sayesinde kendini buldu. Böylece ta Tanzimat’tan beri ortaya konan eğitim anlayışını sonucu iki farklı kültürel değere sahip toplum oluştu. Birisi 90 yıllık bir tarihi baz alarak toplumun gerçek sahibi olduğunu iddia ederken diğeri daha geçmişe giderek binlerce yıllık geçmişe dayanarak toplumun gerçek sahibinin kendileri olduğunun iddiasında bulundu.

 

Korkular taşınarak yapılacak eğitimle ideolojik saplantılardan başka bir şey çıkmaz. Herkes korkularını bir kenara bırakarak evrensel değerlerin ışığında toplumun inancını, kültürünü yok saymadan dünyanın ilerisine taşıyabileceği bir eğitim tasavvuru içinde olmalıdır. Toplumun dinamiklerini eğitimle dinamitlemeye çalışmak toplumsal patlamalar yaşatır. Kişisel heveslerimiz için toplumun önünü kesmek hem amacına ulaştırmaz hem de kavgalara neden olur. Eğitim barışı sağlamalı savaşa neden olmamalıdır. Onca yapbozlarla olmuyorsa niyetlerimize bakmalıyız. Niyeti bozuk olanın eğitimi düzgün olmaz.


YORUM EKLE
YORUMLAR
mehmet  VURAL
mehmet VURAL - 10 yıl Önce

Sevgili hocam bir eğitimci olarak çok güzel bir şekilde milli eğitimi özetlediniz.

banner81

banner22

banner21

banner24