Korkular 3. Viyana Seferi için mi?

Korku, geçmişte yaşanılan kötü yaşantılar sonucu insanda kolay kolay iflah olmayacak duygulardır. Siz ne yaparsanız yapın kolay kolay tedavi edemezsiniz. Tedavi ettiğinizi zannettiğinizde bir bakmışsınız ki yeniden geri gelivermiş. Tarihi korkuları yaşayan komşularımızda oluşan geçmişe dönük  “düşmanlık” algıları bakıyoruz ki kendini ortaya koyuveriyor.

 

Geçmiş geleceği tayin eder gerçeğinden hareketle bugün yaşadığımız olayları çok daha rahat bir şekilde izah ediyoruz. 1. Dünya Savaşının asıl hedefi Osmanlı Devleti idi. Sonunda Osmanlı yıkıldı. Birinci amaç gerçekleşmiş oldu. Avrupa dünyayı yönetmek için önlerinde önemli bir alan açtı. Osmanlı’nın toprakları paylaşıldı. Türkler dünyanın siyaset oyununun dışında bırakıldı. Öyle bir sistem ortaya kondu ki kendi içinde Batı’nın kontrolünün dışına çıkabilecek tüm mekanizmalar yok edildi. Kendi içine çekilen, kendi vatandaşıyla düşman haline dönüştürülen Türkiye’ye dışarıdaki düşmana gerek kalmadı. İçte yapay ayrılıklarla düşmanlıklar oluşturuldu.

 

Türkiye için en iyi senaryo ya bağımlı iktidar ya da güçsüz ama kontrolü mümkün parçalı siyasi yapılar olacaktır. Sistem hiç sekmedi tıkır tıkır işledi. Bizden sonra dünya savaşına devletler alt yapılarını, üst yapılarını tamamlayıp bilim ve teknolojilerle büyük yolar aldılar. Bizler de kendi içimizde iç düşmanlıklarla çatışarak enerjimizi boşa harcadık.  Türkiye son 15 yıldır yakaladığı siyasi istikrar sayesinde hem ekonomide hem de siyasette içeride ve dışarıda ağırlığı artan bir ülke haline geldi. Olayı kişiselleştirmeden söyleyebiliriz ki Türkiye’de siyasi istikrar olmasaydı bugün yaşadığımız dışarıdan saldırılara maruz kalmayacaktık. Bunlar büyümenin sancılarıdır. Bu sancılardan sonra inşallah güzel günler yaşayacak Türkiye.

 

Türkiye geri kalmışlığın vermiş olduğu psikolojik buhranlar nedeniyle yıllarca Avrupa’nın kapısında Avrupa’ya yamanmak için bekledi, durdu. Sonunda ne Avrupa’nın bir parçası olabildi ne de gerçek anlamda kendisi kalabildi. AB’nin bize dayattığı şartları yerine getirdikçe hedefe ulaşacağımıza inancımız arttıkça AB bize olmaz şartlar sürmeye sürdürdü. Türkiye’yi hazmetme kapasiteleri düşünce kapıyı göstermek yerine bizi aşılmaz duvarlara yönelttiler. Asla kişisel olarak inanmadığım Türkiye’nin AB macerasında geldiğimiz nokta bizleri yanıltmadı. Sadece gerçekleri görmek için ve içeride bazı değişiklikleri yapmak için zaman kaybettirdi. Aslında kaybetmekten ziyade kendi gerçekliğimizle yüzleşmiş olduk. Olmazları gördük.

 

Ülkemizin kuşatılmışlık halinde en önemli baş aktör Almanya olarak görüyoruz. Almanya yıllarca PKK’ya verdiği destekleri inkâr ediyordu. Bugün ise artık neredeyse PKK resmi kanallarla destekliyor. Almanya 2. Dünya Savaşından sonra ABD ve onun şımarık oyuncağı Yahudi Lobisinin eline geçmiş durumdadır. Türkiye aleyhinde yapılan her girişim Yahudi zihniyetini memnun etmesi boşuna değildir. Almanya artık niyetini gizli etmiyor. Görünüşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı gibi bir tutum içerisinde görünen Almanya’nın asıl amacı tüm Türkiye’dir. Devletin başında Erdoğan da olmasaydı aynı gidişat yaşansaydı aynı çaba içerisinde bulunurdu Almanya. Almanya Türkiye’de istikrar sürdükçe çıldırıyor bu gidişle çıldırmaya devam edeceğe benziyor.  Almanya için bir sürü Türkiye aleyhtarı eylem söyleyebiliriz. En son FETÖ’nün üst düzey suçlularını koruması ve iade etmemesi 15 Temmuz darbesinin arkasındaki önemli güçlerden birisi olduğunu gösteriyor. Diyanet’in görevlendirdiği imamlara ajan muamelesi yapması, Bakanlarımızın Türk vatandaşlarıyla buluşmasına engel konulması, hatta Cumhurbaşkanına vize uygulamayı ifadelerinde serdetmeleri  bardağı taşıran son damla oldu.

 

Biz biliyoruz ki Batı’nın bir Viyana sendromu var. Bu sendrom Türkiye güçlendikçe kendini daha çok belli ediyor. Öyle ki tüm Avrupa’dan birbirine benzer açıklamalar yapılıyor. Ne yapılırsa yapılsın biliyorlar ki Türkiye’nin önüne engel konulmadığında korktukları  başlarına gelecektir. Tarih yarını da inşa ettiği için kaderlerinden kaçamayacaklar. Çöken, kaybeden bir Avrupa’nın karşısında güçlü bir Türkiye çok önemli bir engel görünüyor. Her geçen gün Türkiye’ye karşı yaptırımların artması onların kaybetmesine Türkiye’nin kazanmasına kapı aralayacaktır. Mesele ve korkunun altında yatan 3. Viyana kuşatmasıdır. Korkular gerçekleri değiştiremez.

 

YORUM EKLE

banner81

banner22

banner21

banner24