Kafasında engel olanlar engelleri aşamaz

Gördüklerimizde midir gerçek yoksa göremediklerimizde mi? Neresinde yaşanırsa yaşansın gizli kalmış hayatlara dokunamıyorsanız, onlardan haberdar değilseniz çok şeyi eksik yaşıyorsunuz demektir. Adaletin olmadığı bir dünyada hayat her yerde aynı yaşanmıyor. Herkesin hayata karıştığı, kalabalıkların içinde kaybolduğu, kimin ne olduğunu bilemediğimiz hayatları yaşıyoruz. Onun için gerçek hayat tüm gerçekliğiyle şehirlerin arka sokaklarında yaşanıyor. Oradaki hayatlara dokunmaktır asıl marifet. Göz önünde yaşanan riyakârlıktan uzak, kendi gerçekleriyle mücadele edenlerin hayatı var orada. Yalanın kurgusu değil  gerçeğin kendisi duruyor orada.

 

Hatırlamak bir gün değil her gün parolasını kendimize şiar edinirsek her gün yaptıklarımızın anlamı olur. Özel günlerin de anlamı gerçekten anlaşılmış olur. Her ne kadar kapitalist dünyanın önümüze koyduğu ve tüketim çılgınlığını teşvik ettiği özel günlere karşı olsak da kimi değerlerin fark edilmesine ve anlaşılmasına yarıyorsa bunu da kullanmak gerekiyor. Bu manada her yıl olduğu gibi bu yıl da 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kutlandı dünyanın ve ülkemizin dört bir yanında. Kimisi de hafta sonuna denk geldiği için hafta içine erteledi programlarını. Tabi ki bu da bir tercih ama önemli olan gününde anmak olmalıdır özel günleri. Gerçi anmaktan marifet anlamak olduktan sonra hafta sonu olmuş, hafta içi olmuş fark etmez.

 

Bugünkü halimizin böyle kalacağını kimse garanti edemez. Ne doğuştan biz seçtik böyle doğmamızı ne de garantisi var böyle kalacağımızın. Garantisi olmayan bir hayatın cakasını satmak değil, şükrünü eda etmek gerekir. Bizim durumumuzda olmayanları anlamak gerekir. Kimse de engelli olduğu için hayata küseme hakkına sahip değildir. Çünkü yaşamak bir gaye içinse bunun en önemli yönü de mücadele etmektir. Biz de Ofhavadis  Ailesi olarak bir gün önceden 3 Aralık Dünya Engelliler Günü için  ne yapabiliriz diye düşündük.  Of’ta gerçekten fedakârane çalışan Özel Rehabilitasyon merkezlerini ziyaret etmeye karar verdik ve ziyaret ettik. 
 

 3 Aralık Cumartesi günü ilk önce Beyaz Umut Rehabilitasyon Merkezini ziyaret ettik. Kızılay Derneği üyelerinin ziyaretleri vardı. Sonra hep birlikte kahvaltı yaptılar. Bu programda  ziyaretçilerin ziyaretinden duyulan mutluluk çok açık belli oluyordu. Yani aslında bekledikleri bir ilgi ve farkındalıktı. Sonra Genel Müdür Tahir Hacıahmetoğlu ile sohbet ettik. Samimi ve dostane geçe ziyaretin ardından Dayıoğlu Rehabilitasyon Merkezini ziyaret ettik. Genel Müdür Hüseyin Dayıoğlu ve öğretmenleriyle sohbet ettik. Gerçekten iyi ki ziyaret etmişiz dedik. Kendi adıma çok istifade ettim.

Maalesef algılar hayatımızı yönetiyor. Siz ne yaparsanız yapın, ne olursanız olun oluşturulan algının dışına da çıksanız nasıl algı oluşturulmuşsa öyle kabul ediliyorsunuz. Benim gördüğüm kadarıyla Rehabilitasyon kurumları para için öğrencinin peşine koşan kurumlar olarak lanse edildi topluma. Öyle bir algı oluşturuldu maalesef. Şayet olaya bu gözle bakarsak asla Özel Rehabilitasyon Merkezlerinin eğitim faaliyetlerini anlayamayız. Fiziksel ve zihinsel olarak sağlıklı olan insanların eğitiminde onca bahane bulunurken; engelli çocukların eğitimindeki zorlukları daha iyi anlamak lazımdır. Bakış açılarımızı değiştiremezsek yapılan hizmetin büyüklüğünü ve önemini  asla anlayamayız.

Bu uğurda aşılacak çok engeller var. Toplum olarak üzülerek söylemek gerekir ki özürlü olmayı sanki elimizle biz inşa etmişiz gibi bununla yüzleşemiyoruz. Aileler olarak hakikatimizden kaçıyoruz. Sanki suçlu bizmişiz, sanki gizlediğimizde her şey hallolacak. Belki de ilk önce zihinsel devrimden başlamalıyız. Bunun bir suç ve utanılacak bir şey olmadığının farkına varmalıyız. Ne doğarken ne de sonradan insan nasıl olacağına kendisi karar veriyor. Gerçeklerle yüzleşince, sorunlarımızın farkına varınca çözümler daha kolay ve etkili oluyor.

Sosyal Devlet anlayışının gereği olarak Türkiye’de son yıllarda engellilerin eğitilmesine ve istihdamına büyük önem veriliyor. Yeterli olmasa da geçmişe nazaran çok büyük yatırımlardır bu yatırımlar. Rehabilitasyon merkezlerine kendi adına engelli vatandaşların eğitilmesi için önemli maddi destek veriyor. Bundan tüm eğitime muhtaç vatandaşların yararlanması gerekir.


Yapılması gerekenler konusunda birkaç söz söylemek istiyorum kendi düşüncelerimce. Veliler; Engelli olmanın kendi kusurları olmadığını ve bu hayatın kendi hayatları olduğunu başkaları ne diyecek diye yavrularını eğitimden ve toplumdan mahrum bırakmamalılar. Okullar; Rehabilitasyon merkezleriyle koordineli çalışmalı, onların işi sadece “para” için yaptıkları düşüncesinde olmamalılar. Maddi gözle bakıldığında iki tarafın da birbirlerine verecekleri şey sadece suçlama olur. Rehabilitasyon Merkezleri;  Yaptıklarının bir ücretinin olduğunu ve bunun karşılığını alacaklarını bilmeli sadece bunun için değil asıl işin çok hayırlı bir eğitim hizmeti olduğunu unutmamalılar. Topluma kazandırdıkları her birey onların mutluluğu olmalıdır. Vatandaşlar; En büyük engelin engellilere engel olmak olduğunu bilmeliler. Yarına kimsenin garantisi olmadığını bilip engellilere engel olunmaması gerektiğinin farkında olmalılar. Engellilere ve ailelerine öcü, hastalıklı bakışlardan kaçınmamalılar. Yöneticiler; Engellilerin engellerini aşacak her türlü düzenlemeleri yapmalı, belli aralıkla da olsa onların yanında yer almalıdır. Sadece dışa dönük mesaj verme adına değil gerçekten yanlarında olduklarını göstermeliler. Kucaklayıcı, problem çözücü, kucaklayıcı olduklarını her ortamda göstermeliler.

 

Para için en son yapılacak meslek öğretmenlik olduğunu herkes görmelidir. Bunların içinde de en sabırlı ve severek yapılması gereken özel eğitim gerektiren öğrencilere yapılacak öğretmenliktir. Onları kutluyor, başarılar diliyorum. Unutulmamalıdır ki kafasında engel olanlar engelleri aşamaz.

 

 

 

    
YORUM EKLE

banner81

banner22

banner21

banner24