Bize yine acı ve gözyaşı dökmek düşer

Umudunu ve beklentisini başkalarının eline ve merhametine terkedenler bilmelidir ki bu umudun sonu hüsran demektir. Ne kadar olursa olsun kendi hayatının öznesi kendi olmalıdır insanın. Yaptıklarının ve yapacaklarının sorumluluğunu taşıyacak toplumlar kendi hayatlarını kendileri oluştururlar. Dışarıdan empoze edilen düşüncelerin sonunda karşı karşıya kalınacak durumlar hayatı içinde çıkılmaz ve sonucu kestirilmez maceralara sürükleyebilir.

Türkiye yaşadığı bölge itibariyle hem tehlikeleri hem de fırsatları bir arada yaşayabildiği bir ülkedir. Kendi içinde sorunları çözdükçe yeni sorunlarla başa çıkmayı öğreniyor Türkiye. Önümüze çıkan önemli sorunları çözdükçe artık düzlüğe çıkıyoruz, yeni fırsatlar yakalıyoruz derken başka sorunların içinde buluyoruz kendimizi. İnsan hayatında olduğu gibi milletlerin hayatında da problemler var oldukça çözümler de olacaktır. Sorun çözme yeteneği insanları ve milletleri daha büyük sorunlar karşısında hem güçlü yapar hem de umutsuzluktan uzaklaştırır.

 

Türkiye bünyesinden kaynaklanan sorunlara sahip bir ülkedir. Bunun yanında yıllarca yapmış olduğu hatalar yüzünden yeni sorunları da ekledi hayatına. İşte bu ortamda Türkiye son yıllarda sorun çözme noktasında önemli adımlar attı. Bu adımlar iyi niyetle çözümlendiği gibi art niyetli sorun çıkaranlara karşı daha çok çalışması gerektiğini bu son yaşadığımız olaylar bize öğretmesi lazım artık. Osmanlı’dan bize tevarüs eden çok kültürlü ve uluslu yapı mirasına daha önce sahip çıksaydık bugün etrafımızda yaşadığımız sorunlar için önceden çözümler üretebilirdik.

 

1990’lı yıllarda Kuzey Irak için öngörülen bugünkü duruma karşı Türkiye hamasi söylemlerle olayı görmezlikten geldi. Gözlerimizi kapadıkça herkese karanlık olacağını zannettik. Ne yazık ki bugün Kuzey Irak’ta özerk bir yapı oluştu. Türkiye inkâr politikalarını bırakarak reel politik davranarak Kuzey Irak ile ilişki kurmaya başladı. İçerisinde yanlış uygulamalarla yıllarca kangren olan Kürt Meselesini çözmeye karar vermesi bölge üzerindeki baş aktörlerden bazılarını rahatsız etmiş ki bölge üzerinde planlanan oyunlar hızlandı. Geldiğimiz nokta itibariyle belki de en karmaşık ve acı olaylar yaşayacağız önümüzdeki süreçte. Kan ve gözyaşı sanki bölgemizin kaderiymiş gibi yeni kan ve gözyaşları daha çok akacak. Müslümanlar yine tekbir getirerek birbirinin kanına girecek. Birileri için kan aktıkça daha çok para kazanmak bir gelenek oldu, olmaya devam edecek.

 

IŞID meselesi diye bir meselemiz oldu sanki bir anda. Gerçi bu mesele bugün aniden meydana gelmiş bir mesele değildir. Irak’ı Osmanlı’dan koparanların ortaya koymuş olduğu yönetim yapısının bir ürünüdür bu. Irak farklı mezhep ve etnik yapıya sahip bir ülkedir. Gerçek manada asla devlet olamamıştır. Dışarıdan oluşturulan yönetim yapılarıyla hep bir taraf üstün tutulup diğer taraflar hor görülmüştü. Saddam Hüseyin’in devrilmesiyle Şiiler yılların vermiş olduğu ötekileştirmenin intikamını alırcasına adeta Sünnilere kan kusturmuşlar. ABD dönemsel çıkarları için Şiileri baş tacı etmiş, Irak’ın yönetimini Şiilere bırakmıştı. ABD alacağını almış petrol bağlantılarını kendine ve müttefiklerine bağlamış ve ordusunu çekmişti. Yerine kendi yetiştirmiş olduğu tecrübesiz ve Şiilerden oluşan bir ordu bıraktı. IŞID ordusu ise Saddam zamanında kalmış Devrim Muhafızlarının eğitimiyle daha savaş tekniklerini bilen bölgeyi tanıyan bir ordu görünümünde. Teker teker bölgeleri önemli güçle karşılaşmadan alan IŞID ordusu bölgenin yeni kaosçusu görünümündedir.

Bütün bu planların arkasındaki asıl güç İngiliz aklı ve İngiliz sinsiliğidir. Gerek Gezi olayları,  gerekse istihbarat olaylarında Türkiye’ye zafiyet yaşatan güç İngiltere’dir. Türkiye K. Irak ile yaptığı petrol sevkiyatı anlaşmasıyla önemli ticari kazanç elde edecekti. Şimdi ise belki bu durum en kaotik duruma dönüşecek. Türkiye daha fazla köşeye sıkıştırılacak. Tüm bu zamana kadarki kazanımları bir oldu bitti ile budanacak.

 

 Açılım sürecinin zaafa uğratılması, cumhurbaşkanlığı seçiminin kaos ortamında gerçekleşmesi için bayrak krizinin çıkarılması tekrar eski Türkiye’ye dönmeyi umanlar için bir fırsat mı olacak? Yoksa bu süreç bizim bir parçamız olan Musul ve Kerkük’ün tekrar bize katılmasını mı sağlayacak? Ne olursa olsun önümüzdeki süreç kanlı, acı ve sıkıntılı geçecek. Türkiye bu girdaptan sağ ve salim çıkabilirse daha da büyüyerek çıkacaktır. Yoksa tekrar aynı acıları yaşamamız kader deyip birbirimizi yemeye devam edeceğiz.

YORUM EKLE
YORUMLAR
EBU MALİK
EBU MALİK - 10 yıl Önce

Kendi ellerimizle büyütüğümüz işid malisef kontrolden çıkmıştır.tıpkı kck gibi...sormak lazım o tırlardaki silahlar türkmenlere gitmediğine göre kime gittti.

banner81

banner22

banner21

banner24