2016-02-12 20:10:30

Haccda ölenlere nasıl bakmalı

İsmail KÜÇÜKAKYÜZ

12 Şubat 2016, 20:10

Artık hacılar gelmeye başlıyor. Gelenlere sorulacakhususların başında bu sene vefat eden hacılar olacak..

11 Eyl 2015 Cuma günü Kâ’bede vinç kazası neticesi vefat eden107 hacı adayları ile yine Kurban bayramı 1. Günü şeytan taşlama öncesi ve sonrası izdiham neticesi Mina bölgesinde vefat eden 653 kardeşlerimizin haberleri konuşuldu konuşulacak..

Hatta ülkemizde ve İslam âlemi ve dünya ülkelerinde ilk haberler arasında gündemin ilk sıralarında konuşuldu.

Vefat edenbütün kardeşlerimize Allah'tan rahmet dileriz. Rabbim, şehitler arasında kabul buyursun..
Ve ekranlar konuştu..

insanımız, Müslümanımız konuşuyor:
“Gitmeseydi ölmeyecekti.” “Erken geçselerdi”.“Tedbir alsalardı.”
“Yönetim idarî zafiyet vardı.”“Beceriksizlik vardı.”..
Say sayabildiğince..

Evvelâ belirtelim:
Olay ve hadiselere sebep olanlar, cezasını, karşılığını görürler. İhmal varsa hesap da vardır.
Her işte olduğu gibi “öncetedbîr, sonra takdir” deriz...

Ama elbette tedbir takdirin önüne geçemez. Tedbir alıp takdîri Allah(c.c.)’a bırakmanın sonu hep hayırdır! Yine belirtelim; biz bu konuyu ölen açısından ele alıyoruz! Peki bizler nasıl olaylara bakacağız..

Hangi gözle, değerlendirme ölçüsüyle bakmalıyız. Evvela bunu tespit etmeli değil miyiz?Çünkü her sistem kendi kültürü ile yaşar. Bizim hayatımızı tanzim eden İslâm olduğuna göre dilimize de islâmî kültür hâkim olmalı. Her yerde Hakk’ın temsilcileri olduğumuzu unutmamalıyız!..

Ümit ve îmân gibi eşsiz sermayemiz var.Öyleyse geliniz, temel ölçülerimize, buyrun Kur’an’da âyetler deryasına dalalım: Sâdece birkaç âyetiCelîle: “Ölümü Allah’ın iznine bağlı olmayan hiç kimse yoktur...” (1)

“…De ki: “Evlerinizde dahi olsaydınız, üzerlerine öldürülmesi yazılmış bulunanlar mutlaka yatacakları (öldürülecekleri) yerlere çıkıp gideceklerdi…”(2)

“(Onlar), kendileri oturup kaldıkları hâlde kardeşleri için, “Eğer bize uysalardı, öldürülmezlerdi” diyen kimselerdir. De ki: “Eğer doğru söyleyenler iseniz kendinizden ölümü savın.”(3)

“Ölüm zamanını takdir eden ancak Allah’tır…” (4)

“Her ümmetin bir eceli vardır, gelince ne bir an geri kalır, ne de bir an ileri gider..”(5)

“…O ecelleri gelince ne bir saat geri bırakılabilirler ne de öne alınabilirler.”(6)

Hüküm son derece açık. Ölüm bütün insanlar için vâdesi Allah tarafından kararlaştırılmış bir husustur..

O an geldiğinde ne bir dakika ileri ne bir dakika geri, o kişi mutlaka ölür..
Evet. Biz Müslümanlar böyle inanırız.. Canları Allah verir, Allah alır. Bazen tek tek bazen de topluca ölümler olur. Allah canları tek tek almak zorunda değil kuşkusuz. İnsanlar tek tek öldüğünde normal karşılayan insan, özellikle bir felaket sonucu topluca ölüm olduğunda ah vah etmemelidir..

Bu umumi tesbitten sonra olaya bir de şu özel yönü ile bakalım: Mekke'iMükerreme’den sonra Medine'iMünevvere’den daha üstün bir belde yoktur. Mekke ve Medine'de yapılan ibâdetler de kat kat olarak kabul olunur.Hacc ve umre yolunda ölmek büyük bir nî’mettir.

Îmân ehli için buralarda ölmek de bir başkadır! MekkeiMükerremede ölenlerin Kâ’be-i Muaazzama’da, Medîne-i Münevverede ölenlerin ise Mescîdi nebevide cenazeleri kılınır. Burada her vakit namazı sonrası onlarca Müslüman’ın cenaze namazı kılınır. İnsan nüfusunun çok olduğu yerde, elbette ölüm hakikati de çok olmaktadır.

Öyle ise Mekke Medinede ölmenin sevabına bakalım:
Peygamberimiz (s.a.v) buyurdu: "Kim iki haremden birinde (Mekke-i Mükerreme veya Medîne-i Münevvere’de) vefat ederse, kıyamet gününde korkudan emin olarak diriltilir. Ona taarruz edilmez, o kişi hesaba çekil-mez" İbn Abbas (r.a)’tan rivâyete göre, adamın biri, Rasûlullah (s.a.v) ile beraber haccediyordu. Devesinden düştü ve öldü.

Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Yıkayın her iki ihram elbisesini kefen olarak kullanın başını va yüzünü örtmeyin çünkü o kıyamet günü telbiye ederek diriltilecektir.” (7)

Yine efendimize dikkatimizi verelim: “Medine'de ölmeye gücü yeten Medine'de ölsün. Çünkü Medine'de ölen herkes için kıyâmet gününde ben şefaatçiyim”(8)

Medine mübârek şehir. Ne mutlu Medine’de îmân üzere ölenlere! Hz. Ömer, daima Medine‘de ölmek için dua ederdi. Duasında: “Allah’ım! Beni senin yolunda şehit eyle ve benim ölümümü Rasulünün şehrinde kıl” derdi.(9)

Allah Teâlâ onun bu duasını kabul etti ve Peygamber Efendimiz’inMescidi’ndemihrabda sabah namazı kılarken Mecusi Ebu Lü’lü’nün hançer darbeleri ile şehit oldu.

Efendimiz haber verdiler: "Kıyâmet gününde mezarından ilk çıkan benim; sonra Ebû Bekir, sonra da Ömer’dir. Sonra Bakî' mezarlığında olanlar, bunlardan sonra da Mekke'de ölenlerdir. Hattâ benimle birlikte Mekke Medine arasında bulunanlar haşr olurlar " (10)

İşte bu inançtan dolayıdır ki:
Aslında hacca ve umreye gidenlerin, Mekke’de ölmek gibi bir arzusu da vardır, son nefesini orada verenler şanslı sayılır. Bunun içindir ki; orada ölenlerin cenazelerini ülkelerine getirmek gibi bir gelenek yoktur.

Öyleyse; Hacca ve umreye sevdiklerini gönderip de orada vefatını öğrenenler de üzülmemeli. Bu da bir takdîr-i ilahîdir, rıza ile karşılanmalı ve manevi mükâfata aykırı gereksiz düşünce, sözlerden ve işlerden kaçınılmalıdır.

Şimdi bunları bilen ve inanan bir mümin şöyle diyebilir mi:
“Eyvay..”“Vah vah orada öldüler.”“Yâa, deme yâa..”“Yazık yazık..Garip öldüler..”
“Burada ölseler, mezarları belli olur, gidilir, ziyâret edilirdi…”
Denmemeli!..

Mes’elenin özü: Hacc için Mekke ve Medine’ye gidenler; ZuyûfurRahmân, “Allahın özel misâfirleri” değil mi? Evet. Kime gitmişler? Beytullah’a.. Allah’ın evine gitmişler! Ev Sâhibi Hz. Allah da c.c. “bana misafir gelenleri ben de geri göndermiyorum, burada kalacaksınız” diyemez mi? Der.

Peki bizler ne diyebililiriz ki..Ölüm sebepleri ferdî olmuş, toplu ölüm olmuş ne fark eder ki?.. O sebeb, bu sebeb olmuş ne fark eder? Öldükleri yere bak! Allah ölüm takdir etmiş ise bir sebep kılacaktır. “Âmennâ” diyen de kurtulur. Şu hadîsiŞerîf, karşılaştığımız türlü musîbet, keder ve acılara ne güzel devâdır: Men âmene bil-kader. Emine minel keder.“Kadere iman eden, Kederden emin olur”. Ne demişler; “Teslim ol itaat et.

Rahat et…” Şimdi biz soralım:Kadere inanmayanlar insanlığa neyi takdim ediyorlar?İleri geri konuşup yorum yapanlar ne fayda görüyorlar ki.. Her zaman muhtaç olduğumuz Rabbimiz; doğru düşünmeyi, doğrusunu konuşmayı, doğruyu anlamayı ikrâm eylesin! Âmiin..

Çoğu zaman Allah’ı unutup sebeplere takılıp kalıyoruz..Hâlbuki bütün zâhirî sebepler birer perdedir. Allah her netîceyi sebeplere bağlamıştır. Her şeyi yapan da Hz. Allah’tır..

Bazen bütün sebepler toplandığı hâlde neticenin hâsıl olmaması da gösteriyor ki, netîceyi meydana getirme gücü, bizzat sebeplerin kendisinden değildir. Sebeplerin ve Sembollerin ötesini görmemek manevi körlüktür. Mevlana bu körlükten şöyle şikâyet eder: “Hacılar Kâbe’den bahsettiler fakat Kâbe’nin sahibinden bahsetmediler.” Hacıların ölümünden bahsediyorlar ama ölümü yaratan Allah’tan bahsetmiyorlar. Vesselam. Rabbim dillerimizi kötü sözlerden korusun. Selâm Hidâyete tâbî olanların üzerine olsun. Âmîn.

Kaynaklar:
1- 3. Al-i İmran sûresi; 145
2- 3. Âli İmrânsûresi; 154.
3- 3. Âli İmrânsûresi; 168:
4- 6. Enam sûresi; 2
5- 7.Â’raf sûresi; 34:
6- 16.Nahl sûresi; 61
7- Buhârî, Muhsar: 31; İbnMâce, Menasik: 89
8- Tirmizi, Menakıb, 3913.
9- ”Tirmizi. 907.
10- Tirmizî, İbnuHibban. Tuhfetü’l-Ahvezî: 3844,
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.