Akıl ve duygu dünyası arasında kalmak

Akıl ve duygu dünyası arasında kalmak

 

Yaşanması mümkün olanlarla yaşanma ihtimali imkân dâhilinde olması az olan şeyler arasında bir yaşamın izini sürüyor insan. İnsana göre kocaman Rabbine göre küçük olan bu dünyayı insan bir bakmışsın ki içine almış, onu orada duygularıyla yoğurmuş dünyasına yeni bir dünyalar katmıştır. Böylece yaşanan yani güncel olan bir dünya kurulurken karşısında duygularıyla örülmüş ayrı bir dünya yer kurulmuş oluyor.

 

Bahsettiğimiz bu iki dünya arasında ilişkileri düzenleyen genellikle akıl ve duygular oluyor. Akıl yaşanan reel dünyayı temsil ederken duygular ise öteki olarak tarif ettiğimiz; kendimizce oluşturduğumuz, ara sıra kaçıp sığındığımız duygu dünyasını temsil ediyor. Akıp giden zaman dilimi içerisinde dışarıdaki canlı hayat için vahşi bir durum söz konusudur. Alabildiğine sert geçen, sınırsız arzuların  karşısında sınırlı imkânların olabildiği bir gerçek dünyadır bu. Özelliklerini saydığımız dünyada duyguların değil akıl ve mantığa yer vardır. Bu çizgi dışında olabilecek her şey dış dünyanın tepkisine neden olur.

 

Şayet insan sadece maddi varlıklardan müteşekkil bir canlı olsaydı akıl ve mantık hayatını sevk ve idare etmesinde yardımcı olabilecekti. İnsanın bir de görünmeyen ama onu gerçek manada insan yapan duygusal tarafı vardır. Tek taraflı dünyanın olamayacağı için duygu dünyasını göz ardı etmek büyük sıkıntılara sebep olacaktır.

 

Yürüdüğümüz bu hayat yolunda gerçeğin yüzümüze sert bir şekilde çarptığını ve çarpacağını bilir ona göre karşı koyarız. Hep dikkatli hep teyakkuzda oluruz. Başarı için, elde edilecek ali makamlar için akıl en üst etkisini gösterir. Gayretkeşlik içinde sağlanan maksimum başarıda beklenen mutlu olmaktır doğal olarak. Ancak bu başarı sadece yeni başarılar için kamçılar, yeni koşular için güdüler insanı. Adeta yarış atına dönüşür. Başarılar yeni başarılar için kamçılarken insanı hırslandırır. Hırsının uğruna mutlu olmayı, ânı yaşamayı başaramaz. Böylece başarılı ama mutsuz insanlar çıkar karşımıza.

 

Yukarıda söylediğimiz gerçek dünyadan başka, bir de kendimizin oluşturmuş olduğumuz iç dünyamız var. Az da olsa gerçeğin olduğu ama daha çok hayallerin hüküm sürdüğü sınırsız hayallerle donanmış bir duygu dünyası. Duyguların ve maneviyatın yaşanıp gerçek anlamda mutluluğun belli süreliğine de olsa en kılcal damarlara kadar yaşandığı bir dünyadır bu. Öyle olur ki imkânsızı bile imkân haline gelir bu duygu dünyasında. Bu dünyada hem üretkendir hem de kısa süreliğine de olsa mutludur insan. Sınırları kişinin hayal gücüyle sınırlı olan bu âlem için kontrolün kaybedilmesi mutlu olarak başlanan bu serüvende daha büyük üzüntüler yaşanmasına neden olur.

 

Zor olsa da ideal olan iki dünya arasında denge kurmak gerekir. Çünkü bilinmeli ki gerçek hayat başını kaldırıp baktığında onu beklemektedir. Sınırsızlığından bahsettiğimiz bu duygu dünyasının sınırı demek ki gerçeklerle karşılaşıncaya kadarmış deyip o duygulardan sıyrılmalı insan. Madem gerçek hayat her şeyden sıyrılmaya neden olmakta öyleyse ikisi arasında bir denge kurmalı birini diğerine tercih etmemeli. Gerçekler acıtsa da içini insanın o aleme ait düşüncelerden sıyrılmasını bilmelidir.

 

Alışmak insanın hayatında uyum göstermesi açısından çok önemlidir. Gerçek dünyaya dönüş yapmak için  hayatın sunduklarına  alışıyoruz. Dün dünyamızı süsleyen olmazsa olmaz olarak gördüklerimizi unutmak durumunda kalınca bir yolunu bulup gerçek yaşama uyum sağlamak için alışıyoruz. Alışmak hayatın devamını sağlayan gerçekçi çıkış yoludur. Nelere alışmıyor ki insan. Çok sevdiğiniz birini kaybettiğinizde içinizdeki acıya katlanamazsınız gibi gelir.Ama bir süre sonra alışırsınız.Sevdiklerinizden ayrılırsınız.Unutamam unutamam dersiniz ama unutursunuz.Yokluğuna alışırsınız.Her ne kadar duygu dünyanızda yaşatsanız da gerçek hayata uyum için bunu yapmak gerekir.Bu duygularla herkesin bayramını tebrik eder, hayırlı,barış dolu nice bayramlar dilerim.


YORUM EKLE
YORUMLAR
mehmet VURAL
mehmet VURAL - 11 yıl Önce

Çok güzel bir yazı.Bu dünyada yaşam süren insanın hangi değerlerde olması gerektiğini vurgulayan mükemmel köşe yazısı.Yazarı bu içeriği mükemmel köşe yazısından dolayı tebrik ederim.İnsanların dünya gözüyle etrafındaki görsel güzellikleri etrafımızda gördüğümüz herşeyi görürüz.Ama kalp ve gönül dünyasıyla gözle göremediğimiz nice değerleri anlarız.Ve kavrarız.Birde kalp ve gönül gözüyle yaşayan insanların mutluluğunu,kanaatlarlığını,merhametini,sevgisini düşünün.Rabbim bizleri böyle güzel yaşayan kullarından eylesin.Amin.

banner81

banner22

banner21

banner24