Abdullah Avcı başarılı olur mu?

Genel Yayın Yönetmenimiz Yüksel Yaşar, Trabzzonspor’un Erzurumspor’u 1-0 yendiği maçı yorumladığı köşe yazısında Abdullah Avcı’nın başarılı olup olamayacağına değindi.

Abdullah Avcı başarılı olur mu?

Genel Yayın Yönetmenimiz Yüksel Yaşar, Trabzzonspor’un Erzurumspor’u 1-0 yendiği maçı yorumladığı köşe yazısında Abdullah Avcı’nın başarılı olup olamayacağına değindi.

İşte Yüksel Yaşar’ın yazısı;

Erzurumspor’u 1-0 yendiğimiz maçın ardından sosyal medyada yayınladığım “Tebrikler Erzurumspor, Rezilsin Trabzonspor” yorumu birçok arkadaşımdan eleştiri aldı… Hepsine teşekkür ediyorum. Demek ki bizi bir yerlere koymuşlar ve bu yorumu bize yakıştıramamışlar... Maçın sıcağıyla yapılan yorumlar bazen sorun olabilir… Ama ben yine tekrarlıyorum… Maçın ikinci yarısında hele de son 20 dakikada sahada gerçekten çok kötü bir Trabzonspor vardı…

Çanakkale geçilmezi oynayıp, 11 kişiyle savunma yapıp, bir tane kontraya bile çıkamayıp tüm istatistiklerde rakibimizin gerisinde kalarak alacağımız galibiyet hiçbirimizi zerre kadar mutlu etmez… Maçın analizine birazdan değineceğim… Öncelikle kısa bir genel tahlil yapmak istiyorum…

Geçen sezon, uzun yıllar sonra çok ama çok yaklaştığımız “O sene bu sene” sloganını gerçeğe dönüştüremememizin ardından bu sezona çok kötü bir başlangıç yaptık.

95-96’da ve 2010-11’de çalınan şampiyonlukların ardından yaşanan sürece baktığımızda bu travmaları kolay atlatamadığımız anlaşılıyor. 5-6 yılda ancak toparlanabiliyoruz.

Bu sezon da maalesef kayıp sezonlardan biri olacak. Geçen yıl 3 büyükleri çok erken saf dışı bıraktığımız şampiyonluk yarışında Abdullah Avcı’nın temellerini attığı Başakşehir’e kaptırdık şampiyonluğu… Nasıl kaptırdığımız çok şaibeli olsa da tarih sayfaları sonuçları yazıyor maalesef..

Ünal Karaman’ın takımdan ayrılmasının ardından Hüseyin Çimşir’le devam etmek ne kadar yanlış idiyse bu sezona Nevton’la başlamak da o kadar yanlıştı. Trabzon’un yapısına, kültürüne, yaşam biçimine, mizacına neresine bakarsanız bakın yabancı hoca ve oyuncuların çok faydalı olmadığı ortada. Yerli bir hoca her zaman daha avantajlıdır. Gecikmiş de olsa yerli bir HOCA ile yola devam etme kararı doğru bir karardır.

Gündeme gelen isimler içerisinde Abdullah Avcı ismi daha isabetli bir seçimdir. Elbette Avcı 2 günde takımı uçuracak değil. Bu sezonu zaten baştan çizdik. O zaman bu dezavantajlı durumu avantaja dönüştürebiliriz.

9 haftalık periyoda baktığımızda sadece iki galibiyet alabilmişiz… 3.haftada Malatyaspor’u 3-1 yenmişiz. Bir de bu hafta Erzurumspor’u 1-0 yenebilmişiz. Kasımpaşa’ya 3-1’den maç vermişiz. Beşiktaş, Fener ve Başakşehir’e yenilmişiz… Denizli, Antep ve Alanya ile berabere kalmışız…

Peki ne yapmalıyız? Öncelikle sabretmek zorundayız… Evet yıllardır herkes bizden sabır bekliyor… Hele de biz Trabzonlulardan bunu beklemek en büyük talihsizliktir… Ama başka şansımız yok…

Şenol Güneş’e göstermediğimiz, Ünal Karaman’a göstermediğimiz bu sabrı Abdullah Avcı’ya göstermek zorundayız…

Burada en büyük görev Trabzon Yerel Basınına düşüyor… Maalesef bir maç kazandığımızda göklere çıkardığımız hocayı ve futbolcuları, bir maç kaybettiklerinde yerin dibine batırıyoruz… Trabzonspor hepimizin en büyük sevdası, aşkı, markası, değeri… Eleştiri elbette olacak… Ama eleştirilerimiz yapıcı olmak zorunda…

Trabzon’un spor, siyaset ve bürokratik yöneticilerine daha büyük görev düşüyor… Benim adamım, senin adamın, benim futbolcum, senin futbolcun, benim yöneticim, senin yöneticin ayrımcılığından hepimiz vazgeçmeliyiz… Bu takım hepimizin, başarısı da hepimizi mutlu edecek… Bunun aması, fakatı, lakini yok…

Elbette en büyük görev Abdullah Avcı’ya düşüyor… Belirttiğim gibi bu sezonu çizdik… O nedenle sezon başı kurulamayan takımı yeniden kurmak zorunda… Bir yandan takımı sahada başarıya taşırken bir yandan da takımın aksayan yönlerine öncelikle yerli olmak üzere devre arası ve sezonun hemen sonunda takviyeleri yapmalı…

Bu sezonun 21 takımla oynanması, kupa maçlarıyla birlikte yaklaşık 45-50 maç oynanması demek… Üstelik de daha dar bir tarih aralığında oynanacak bu maçlar… Bu nedenle ilerleyen haftalarda çok ilginç sonuçlar ve ilginç bir lig yarışı olacak… Bu maç trafiği içerisinde takıma alt yapıdan birkaç ismin monte edilmesi gerekir…

Erzurum maçına dönecek olursak ilk yarısı ve ikinci yarısı çok farklı bir maçtı… İkinci yarıda sanki takım komple değişmişti… Avcı’nın sahaya sürdüğü 11 önceki maçlardan çok farklı değildi… Sahaya sürdüğünüz oyuncular aynıysa hoca farkını oyun içerisindeki müdahalelerde görmemiz gerekir…

Maç sonu istatistiklerine baktığımızda topla oynamada, pas yapmada, orta yapmada, rakip ceza sahasında topla buluşmada, kaleye isabetli şut atmada ve korner kullanımında yani tüm istatistiklerde Erzurumspor öndeydi… Elbette istatistikler maçı kazanmıyor… Ama gelecek için öngörü sunuyor…

Evet 5 haftadır maç kazanamayan, 6 haftadır sürekli gol yiyen, maç başı 2 gol yeme ortalamasıyla oynayan bir takımın 1-0 kazanması tabiî ki güzel… Ama son 20-25 dakikadaki ezikliği nereye sığdıracağız…

Trabzonspor’un böyle bir oyun oynama hakkı yok… İşte Avcı’nın müdahalesini burada görecektik… Ceza sahası dışına çıkardığımız her top yeniden Erzurum atağına dönüştü… Orta sahanın bizim alana bakan diliminde iki tane sıradan adam dursa Erzurum o dönen topları tekrar alamaz… Bir tane kontratağa çıkamamak çok acı verici…

36 yaşındaki Pereira’nın 90 dakika boyunca hem savunma yapıp hem hücuma destek vermesi yani bir kanadı komple kullanması mümkün değil… Önünde oynayan Abdülkadir Ömür’ün bana göre yanlış alanda oynatılması nedeniyle verimi düşüyor… Çizgiye inen Ömür, orta veya pas yapmak için topu sol ayağına alana kadar rakip kendisini kapatıyor… Ömür’ün daha iç kısımda oynaması gerekir diye düşünüyorum… Alanya maçında İhsan Derelioğlu’nun oynattığı gibi Pereira ile Serkan Asan’ın veya Yusuf Sarı’nın birlikte oynaması ve Serkan’da ısrar edilmesi hücuma zenginlik katacaktır… Abdülkadir Parmak’ın da daha önde oynaması verimini arttıracaktır…

Trabzonspor’un en büyük sorunu rakibe baskı yapmamasıdır… Fenerbahçe de biz de bu oyunu beceremiyoruz… Rakiplerimizin tümü büyük küçük fark etmiyor, Fener maçı dışında her rakip bize baskı yapıyor… Ayağında top olan oyuncumuza en az iki kişi kapatma yapıyor… Pas yapmakta zorlanıyoruz… Aynı durumu biz rakibe yapmıyoruz… Top rakipteyken sürekli geri yaslanıyoruz ve rakibin topu bize vermesini ya da kötü kullanmasını bekliyoruz… Baskı yapsak da tek kişi ile veya iki kişi ayrı ayrı yapınca çalımla geçiliyoruz… Top rakipteyken önde karşılama yapamadığımız sürece gol yeme ortalamamız maç başı iki golle devam eder… Bu da maç kazanmak için her maç en az üç gol atmamızı gerektirir… Kasımpaşa maçında 3 gol atmamız da puan almamıza yetmedi maalesef…

Ankaragücü maçı ve devamındaki 4 maçta 15 puan almak çok zor değil… Ama Erzurum maçındaki oyunu oynarsak en fazla 2 beraberlik alırız… Bu da Abdullah Avcı’nın ömrünü kısaltır… Cuma günü oynanacak olan Ankaragücü maçı bu anlamda çok önemli… 3 puan çok şeyi değiştirir…

Of Ajans

Yüksel Yaşar

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner81

banner22

banner21

banner24