Musul aslına rücu eder bir gün

Ateş büyüyünce kontrol edilmesi zorlaşır. Kimi yakacağını da kestiremezsiniz. Öyle olur ki yakanı da yakar ateş. İnsanlığı büyük felaketlere sürükleyenler bunun hesabını vermeden, mazlumların intikamı alınmadan bundan kurtulamayacaktır.  Ateşi yakanlar bu ateşte yanacak, birlikte taşıdıklarını da yakacaktır. Dünyada barış hedefleniyorsa bu yol yanlış bir yoldur. Herkes bilmelidir ki Ortadoğu’ya gelmeden dünyaya barış gelmeyecektir.

 

Emperyalist Batı için dünya barışı demek çıkarlarının güven altına alınması demektir. Çıkarları tehlikeye düştüğünde bir bahane uydurup  “barış” operasyonu yaparak çıkarlarını teminata alma yoluna gider. Bu uğurda insan hakları, adalet, ahlak gibi kavramlar sadece hamasi söylemler olarak kalır. Geldiğimiz noktada artık herkesin gördüğü bir şey var ki o da Batı’nın sömürgecilik ahlakının herkes tarafından anlaşıldığıdır. Acı olan ise Batı’nı çıkarları ile Şii İran’ın çıkarlarının aynı çizgide buluşmasıdır. Buna şaşırdık mı elbette hayır. Çünkü İran’ın bakışı hep mezhep gözüyle olmuştur. Mezhebini din olarak gören bir zihniyet için öldürülen Müslüman’ın önemi yoktur. Önemli olan hangi mezhep olduğudur.

 

Lozan Barış Antlaşmasıyla çözülmeyen ve daha sonra İngilizlerle Türkiye arasında çözülmek için sonraya bırakılan Musul Meselesi İngilizlerin Türkiye’de çıkardığı iç isyanlar bahane edilerek 1926 yılında Ankara Antlaşmasıyla İngiltere’nin mandası Irak’a bırakılarak Irak sınırı çizildi. O günkü şartları oluşturan ve iyi değerlendiren İngiltere Türkiye’den yüzyıllardır Türk yurdu olan, Mısak-ı Milli sınırlarımızda yer alan Musul ve Kerkük’ü bizden kopardı. Tıpkı evladı zorla ailesinden koparıldığı gibi Musul ve Kerkük Türkiye’den koparıldı. Ama öz evlat öz anasına döneceğini asla unutmamalıyız. Tarihi süreçte biz bunu yaşayıp göreceğiz.

 

Amerika Birleşik Devletleri bundan iki yıl önce DEAŞ’In (IŞID)Musul’a girmesine göz yumarak bugünkü operasyonu için meşru bir zemin hazırladı. İki yıl önce aynı kararlılıkla DEAŞ’ın üzerine gidilseydi bugün orada bu sorun yaşanmazdı.  Orada büyütülen ve dünyanın gözünü korkutan bir örgüt inşa etti ABD ve avenesi. Bugün dünya kamuoyuna güya orada büyük bir terör operasyonu yaptığını inandıracak. İnanacaklar olabilir ama biz bunun çok açık bir şekilde Batı’nın sömürge savaşlarının kuzu postuna bürünmüş bir kurt operasyonu olduğuna inanıyoruz. Batı hiçbir zaman barışsever olmadı. O, her zaman çıkar sever oldu.

 

Dün İngiltere’nin arkasına sığınan uydu Irak devleti bugün ABD’nin arkasına sığınarak Türkiye’nin Musul için yapılan operasyona katılmasını istemiyor. Üstelik kuklagiller(Irak hükümeti)Türkiye’yi tehdit ediyor. İngiltere’ye Musul’u İngiliz oyunları yüzünden bırakmak zorunda kalan Türkiye aynı oyunlarla 15 Temmuz sürecini yaşadı bugün. Eğer 15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsaydı. İç savaş çıkacak Türkiye oynanan oyunlarla ilgilenemeyecekti. Böylece bir yüz yıl daha bizi bu bölgeden uzaklaştıracaklardı.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bölge için söylediği, “sahada da masada olacağız” sözü  oynanan oyunu net bir şekilde kamuoyunun  ilgisine ve bilgisine sundu. Türkiye, ABD’ye açık açık ne yapacaklarını söylemesi bu saatten sonra ABD politikalarını her şartta desteklemeyeceğini net şekilde açıklamış oldu. Burada en büyük tehlike ise Sünni- Şii savaşını çıkarmak olduğu için Türkiye buradaki muhtemel yaşanacakları ortaya koyuyor. Mesela oluşabilecek yeni bir göç dalgası Türkiye’nin kolay kaldırabileceği bir durum değildir. Bundan sonra Türkiye yaşanan olaylara daha yakın duracak, gerekirse müdahalede bulunabilecektir. O nedenle daha kötü senaryoya da hazırlıklı olmak gerekir ülke olarak. Bütün bu kötü senaryolara rağmen ben inanıyorum ki içteki sıkıntıları atlatabilirsek dışarıda etkinliğimiz artacak ve bu oyundan güçlenerek çıkacağız. Yine inanıyorum ki Musul aslına rücu edecek, öz yurduna kavuşacaktır.

YORUM EKLE

banner81

banner22

banner21

banner24