Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın Öğretisi-7

Allah’ın İsimleri (Esmâ-i Hüsnâ=En Güzel İsimler)-3

Allah’ın doksan dokuz isimini açıklamaya devam ediyoruz.

11-MÜTEKEBBİR

Allah’ın isimlerinden biri de el-Mütekebbir’dir.

Allah’ın büyük ve ulu olmasıdır.

Sonsuz büyüklük ve azamet sahibi, büyüklükte eşi olmayan, her şeyde ve her hadisede büyüklüğünü gösteren, büyüklüğün kemâlinde olan, her şeyden yüce, her işte ve hadisede, aklın ve vehmin anlayış ve kabiliyetinin çok üstünde olan azamet ve yüceliğini gösteren demektir.

Mütekebbir,esma-i hüsna’dan biri olarak Allah’ın zatının ve sıfatlarının mahiyeti bilinmeyecek kadar ulu, anlamına gelir.

O, her açıdan büyüklük sahibidir! Öyle ki mutlak iyilik, ihsan ve mağfiret sahibi olan Allah"a kimse ihsanda bulunamaz. Çünkü O, ihsanı elinde tutandır. Mülkünün üzerindeki tasarrufuna hiç kimsenin müdahale edemediği en büyük kudret sahibidir. Azamet ve yüceliğini izhar ederken kullarına zulmetmekten uzak ve yüce olandır. Çünkü O, varlıkların sıfatlarından münezzehtir.

Allah’ın zatının, isim ve sıfatlarının ve fiillerinin büyüklüğü ve azametinden dolayı Allah Mütekebbirdir. Büyüklüğü ve azameti ancak kendi zatına layık görür.

Madem sadece Allah Mütekebbirdir ve büyüklenmek ona mahsustur. Kula düşen şu ayete kulak verip tevazu ile onun büyüklüğü ve azameti karşısında hayretle ve muhabbetle secdeye kapanmasıdır;

“ Yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü sen ne yeri yarabilir, nede boyca dağlara erişebilirsin.” (İsra 37)

Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah şöyle buyurur:

O Allah ki; O’ndan başka İlâh yoktur, Melik’tir (hükümrandır), Kuddüs’tür (mukaddestir), Selâm’dır (selâmete erdirendir), Mü’mindir (emniyet verendir), Müheymin’dir (koruyup gözetendir), Azîz’dir (yücedir), Cabbar’dır (cebredendir), Mütekebbir’dir (pek büyük olandır). Allah, şirk koşulan şeylerden münezzehtir (uzaktır).” (Haşr suresi,23.ayet)

12-HÂLİK

Allah’ın isimlerinden biri de el-Hâlik’tır.Hâlik yaratan demektir.Allah’ın planlı ve amaçlı bir şekilde yaratan olduğu,Hâlik’ın yalnızca Allah için kullanılabileceği,zira Hâlik’ın bir başka tanımı da şöyledir: “Ana maddesi ve modeli olmadan nesneleri icat eden” dir.

Bu isim, Allah’ın sonsuz yaratma gücüne değinilen bir sıfat niteliğindedir. Hiçbir eşi benzeri bulunmayan bir şeyi ancak Allah’ın yoktan yaratabildiği ve bu isimle birlikte Allah’tan baştan hiçbir yaratıcının olmadığı anlaşılmaktadır.

Yüce Allah’ın yaratma sıfatı, bizim anlayamayacağımız kadar geniş ve derindir. Allah’ın “yaratma” sıfatı özeldir.

Kısacası yaratmak, Allah’a mahsus bir özelliktir. Başka varlıkların yaratma gücü de yeteneği de yoktur.

Kur’an’da “Hâlik” kelimesi çok fazla yerde zikredilmiştir.

Ayetlerde geçen ve çeşitli ilahi fiilleri anlatan yaratma genellikle “ana madde olmadan yoktan yaratma” veya “yokluktan varlık alanına çıkarma” şeklinde anlaşılmaktadır. Mesela Adem’in topraktan,daha sonra insan türünün üreme mekanizmasına bağlı olarak nutfeden aşılanmış yumurtadan yaratılışı böyledir.

Allah’ın yaratıcılığı süreklidir. İnsan ve diğer canlılar Allah’ın yaratılmasıyla çoğalırlar.

Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah şöyle buyurur:

“Gökleri ve yeri yaratan, onların benzerlerini yaratmaya kadir değil midir? Evet! Elbette kadirdir. O, her şeyi hakkıyla bilen yaratıcıdır.” (Yasin suresi,81.ayet)

“Doğrusu yaratan ve bilen ancak Rabbindir.”(Hicr suresi,86.ayet)

“O, yaratan, var eden, şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun şânını yüceltmektedirler. O, galiptir, hikmet sahibidir.”(Haşr suresi,24.ayet)

13-BÂRİ

Allah’ın isimlerinden biri de el-Bari’dir.

Allah Bâri’dir. Yani öyle temiz yaratıcı ki, yarattıklarını temiz ve sağlam bir düzen ile oluşturmuş ve birbirinden tamamiyle farklı özelliklerle yaratmıştır.

Cenab-ı Hak ne yaratmışsa düzenli bir şekilde yaratmıştır.Hiç şüphesiz dikkat edilecek olursa yaratılan her eşya ve insanın diğer mahluklarlarla bir ilgi ve bir bağlantısı mutlak bulunuyor.

Eşyayı ve her şeyin tüm bölümlerini birbirine uygun halde yaratan, bir örneği olmaksızın canlıları yoktan yaratan. Her şeyi bir asıldan var eden, varlıkları benzeri olmaksızın, en güzel ve uyumlu bir surette, en mükemmel ve en uygun şekilde yaratan, yokluktan varlığa çıkaran, yarattıklarını birbirinden farklı biçimlerde ayırt eden, her yarattığı farklı ve benzersiz olan demektir.

Allah yaratılanları düzgün, âdeta bir kalıptan dökülmüşçesine uyumlu ve ahenk üzere yaratmaktadır. Bu uyum öyle bir uyumdur ki, gök cisimlerinin hareketinin hiç şaşmaması, yörüngelerinde yüzen gezegenlerin hiçbir zaman sapmaması;gecenin, gündüzün ve mevsimlerin birbirini takip etmesi hep bu uyumun neticesindedir.

Allah,toprağı ağaca,dünyayı insana uygun yaratandır. Her bir insana ayrı bir yüz,her bir kar tanesine ayrı nakış koyandır. Her tohuma ayrı meyvenin resmini çizendir. Yaratışında hiçbir uygunsuzluk olmayandır.

“O Allah ki; Yaratan’dır, Bâri’dir (yokken var eden),...”(Haşr suresi,24.ayet)

“Ey insan! Seni yaratan, şekillendirip ölçülü yapan, dilediği bir biçimde seni oluşturan cömert Rabbine karşı seni ne aldattı?”(İnfitar suresi,8-6.ayetler)

“Rabbin meleklere demişti ki: Ben muhakkak çamurdan bir insan yaratacağım.”(Sad suresi,71.ayet)

14- MUSAVVİR

Allah’ın isimlerinden biri de el-Musavvir’dir.

Musavvir “şekil ve özellik veren” demektir.

Allah’ın Musavvir ismi ile yaratmış olduğu bütün varlıklara şekil ve suret veren manasına geliyor.

Musavvir,tasvir eden her şeye ayrı bir biçim ve özellik veren, yaratmış olduğu varlıklara suret vererek birbirinden ayrı bir biçimde yaratan odur, anlamlarına gelir.

Ayetlerde Allah insanı dilediği surette terkip edip şekillendirdiği belirtilir. Allah insana güzel bir suret vererek onu en iyi bir biçimde yaratmıştır.

Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah şöyle buyurur:

“O Allah ki; Yaratan’dır, Bâri’dir (yokken var eden), Musavvir’dir (şekil verendir),...”(Haşr suresi,24.ayet)

“...size şekil verip de şeklinizi güzel yapan... “ (Mü’min suresi,64.ayet)

“Biz insanı en güzel biçimde yaratmışızdır.” (Tin suresi,4.ayet)

“Sizi yarattık, sonra size şekil verdik…” (A’raf suresi,11.ayet)

15- GAFFÂR

Allah’ın isimlerinden biri de el-Gaffar’dır.

Birinin kusurunu örten,suçunu bağışlayan anlamına gelir. Allah kulunu azap görmesinden korumak ister. Buda Allah’ın günahı bağışlaması sonucunda olur.

Allah’ın bağışlaması ve mağfireti kur’an’da çokça zikredilmesinden,insanların Allah’a ulaşabilmesi için kazanması gereken kemal mertebelerine engel durumlar ve hatalı davranışlar sergileyebileceği düşünülerek af ve bağış kapısının sürekli açık olacağı anlaşılmaktadır.

Allah bu isimle ,her türlü günahı hata ve kusurları bağışlayacağı anlaşılmaktadır. Yeter ki kul pişmanlık duysun. Ancak şirk ve inkarın bağışlanması söz konusu değildir.

Allah’ın Gaffar oluşunu ifade eden bir çok ayet vardır.

Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah şöyle buyurur:

“Şüphe yok ki ben, tövbe edip inanan ve salih ameller işleyen, sonra da doğru yol üzere devam eden kimse için son derece affediciyim.” (Tâhâ suresi,82.ayet)

“Allah’tan bağışlama dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Nisa suresi,106)

“O, çok bağışlayandır, çok sevendir.” (Buruc suresi,14.ayet)

16- KAHHÂR

Allah’ın isimlerinden biri de el-Kahhar’dır.

Yenilmeyen,yegâne kudret ve tasarruf sahibi demektir. İslam bilginleri ,kahr

kavramının temel manasını “boyun eğdirip üstün gelmek” olarak belirlemişlerdir.

Alimler Allah’ın yegâne galip,sonsuz kudret ve tasarruf sahibi oluşunu şöyle açıklamışlardır: İlahi hakimiyete karşı direniş gösterenlere önce akla ve duygulara hitap eden belgeler

sunmak, bu yarar sağlamadığı takdirde çeşitli afet ve belalarla kendilerini uyarmak ve nihayet onları ortadan kaldırmak.

Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah şöyle buyurur:

“(Resûlüm!) De ki: Ben sadece bir uyarıcıyım. Tek ve kahhâr olan Allah'tan başka bir tanrı yoktur.” (Sad suresi,65.ayet)

“Ey zindan arkadaşlarım! Çeşitli tanrılar mı daha iyi, yoksa gücüne karşı durulmaz olan bir tek Allah mı?”(Yusuf suresi,39.ayet)

“Allah, “Şüphesiz ben ve peygamberlerim galip geleceğiz” diye yazmıştır. Şüphe yok ki, Allah çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.” (Mücadele suresi,21.ayet)

O gün arz (yeryüzü) ve semalar, başka bir hale döndürülür (döndürülmüş olur). Ve onlar, Vahit (bir) ve Kahhar olan Allah’ın huzuruna çıkmış olurlar. (İbrahim suresi,48.ayet)

17- VEHHÂB

Allah’ın isimlerinden biri de el-Vehhâb’dır. Karşılık beklemeden bol bol veren demektir.

İslam bilginleri Vehhâb ismini şöyle yorumluyorlar: İnsanın sahip olduğu bütün iyilik ve mutluluk vesilesi sadece ilahi lütuf ve ihsanın eseridir. Buda Allah’ın lütfu keremidir.

İnsanlar başkalarına daha çok maddi değerler hibe edebilirler. Bunun yanında onlar mesela; ölümcül bir hastalığa şifa, yoldan çıkmış kimseye hidayet,belalara gömülmüş insana kurtuluş lütfedemezler. Vehhâb olan Allah Tealanın ise bütün bunlara gücü yeter.

Gerçek anlamda cömertlik ve lütufkârlık yalnız Allah’a aittir.

Bize karşılıksız, cömertçe ikram ve ihsan edilen bütün nimetler üzerinde Allah’ın Vehhâb ismi gözükmektedir.

Demek bizlere karşılıksız verilen hayatımız, vücudumuz, gözlerimiz, kulaklarımız , dilimiz ,dişlerimiz ve diğer azalarımız kısaca maddi ve manevi sahip olduğumuz her şey, Allah’ın bize bir hibesidir. Ve Vehhâb isminin bir tecellisidir.

Çevremizdeki güzellikler,dağlar,ormanlar,ovalar,göller,ırmaklar,denizler,hayvanlar,meyveler,sebzeler gibi sayısız nimetler bize karşılıksız verilmiştir. Bütün bunlar Allah’ın Vehhâb isminin tecellisi olarak karşımıza çıkar.

Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah şöyle buyurur:

“Yoksa Azîz (yüce) ve Vehhab (çok bağışlayıcı ve lütufkâr) olan Rabbinin rahmet hazineleri onların yanında mı?” (Sad suresi,9.ayet)

“(Onlar şöyle yakarırlar:) Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan sensin.” (Al-i imran suresi,8.ayet)

“Allah'ın nimetini saymaya kalksanız, onu sayamazsınız...” (Nahl suresi,18.ayet)

(Bu yazı,Diyanet İslam Ansiklopedisinden yararlanarak hazırlanmıştır.)

(Devam edecek)

YORUM EKLE

banner81

banner22

banner21

banner24