Koltukları uğrunda onurlarını kaybedenler

İnsanlık; bir avuç, kendinden başkasına hayat hakkı tanımayan, yeryüzünde bozgunculuktan başka bir şey yapmayan bir milletin oyuncağına dönmüş durumdadır. Tüm insanlıkla adeta dalga geçer gibi sınırsız tasarrufta bulunma hakkını kendinde görebiliyor Siyonist İsrail. Sonsuz güç vehmine kapılan nice eski toplumların bugün isimleri de cisimleri de yok olmuş gitmiş. Yeryüzünde fitne ve fesat çıkaran İsrail’e gösterilen her tahammül aslında insanlığın sonunu getirecektir. İnsanlık kendi ömrünü uzatmak istiyorsa İsrail’i kontrol altında tutmalıdır.

 

 

Tarihinde yaşadıkları toplumlara yaptıkları ihanetleri yüzünden hep kovulan bir millet olmuştur Yahudiler. Babil’den tutun da Roma’ya kadar yeryüzünde çıkarmadıkları fitne ve fesat bırakmayan İsrailoğulları İslam Tarihinde de fitnelerini devam ederek yaşadıkları toplumlardan kovulmuşlardır. İspanya Hıristiyanların hâkimiyetine girince Yahudiler zulme uğradığında Osmanlı onlara sahip çıkmış onlara hamilik etmiştir. Yani haylaz çocuk gibi eline fırsat geçtiğinde her tarafı tarumar etmeyi kendine hak gören bir millet Yahudiler. Şimdi ise yüzyıllardır bireysel olarak yaşayan, devlet olamayan, yaşadıkları ülkelerde ayrılık tohumları eken Yahudiler 1948 yılında milli devletlerine kavuştular. Tüm dünyada ekonomik güçleriyle arkalarında oluşturdukları Yahudi lobisi sayesinde kurdukları İsrail devletlerinin sınırlarını yayılmacı anlayışla hep genişletmiş, Filistinlileri yurtlarından atmanın gayretini güdüyorlar. Arkalarında başta Amerika olmak üzere yeryüzündeki tüm Yahudi Sermayesi sayesinde İsrail bugün yeni aymazlıkların peşinde.

 

 

Amerika Birleşik Devletleri varken İsrail’e ne hacet. ABD her şeyiyle bağlı olduğu Yahudi Lobisine borcunu ödemek için Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımakla İsraile vefa borcunu ödemiş zannediyor kendini. Hâlbuki Müslümanlar için Kudüs sadece bir şehir değildir. Kudüs inançtır. Kudüs kıbledir. Kudüs İslam dünyasının namus davasıdır. Kısaca Kudüs Müslümanların samimiyeti ve inançlarına bağlılığını ölçen önemli bir araçtır. Şayet Müslümanların yaşadığı dünyada onları yönetenlerin İslam diye, İslam’ın namusu diye dertleri olsa ne ABD, ne İsrail Filistinlilere ve Kudüs’e bunları yapabilirdi. Bugün Müslümanların başındaki idareciler göbekten bağlı olduğu İsrail için kıllarını kıpırdatmıyor. Yeter ki kendi iktidarlarına bir halel gelmesin de gerisinde ne olursa olsun. Bugün gelinen noktada Müslümanların birliğini temsil edecek, onlara liderlik edecek bir kurum yok. Adına ne derseniz deyin Müslümanların bir liderliğe ihtiyacı var. Yoksa bu satılmış liderlerin sultası altında Müslümanlar daha çok saldırılara uğraması kaçınılmazdır. Yaşadığımız tarihi süreç bunun sonsuza kadar böyle gitmeyeceğini de müjdeliyor bizlere.

 

 

Kudüs’ün ABD tarafından İsrail’in başkenti olarak tanınmasına en çok sesi çıkan ve  hiç sesi çıkmayanlara bakmak lazımdır. Türkiye’den çıkan güçlü sedayı hazmedemeyenler bunun intikamını almak isteyeceklerdir. Fakat iyi niyetle hakkın ve doğrunun yanında yer aldıktan sonra Allah bu duruşu zayi etmez. Sesi çıkmayan satılmış ve iktidarlarını kaybetmemek için onurlarını kaybetmeyi kabul edenler yarın hem onurlarını hem de iktidarlarını kaybedecekleri unutulmamalıdır. Yeter ki İbrahim’in yanında yer alınsın, ateşi söndürmese de ona su taşıyan karınca olunsun.

 

 

ŞÖAB İlkokulu’na Müdür eli değdi

 

Eğitim önceliğimiz devam ediyor. Bu haftaki “Okullarımızı Tanıyalım Projemizde” tanıttığımız okul Şehit Öğretmen Ali Bulut İlkokulu (ŞÖAB) oldu. Of’un en kalabalık okulunda her gün yeni bir çalışma, her an farklı bir uygulamaya şahit oluyorsunuz. Her ne kadar ekip işi olduğunu söylesek de burada en büyük pay Okul Müdürü Yaşar Osmanoğlu’nundur. Yeniliğe açık, hep yeni arayışlar içinde olan, okulu öğrencinin mutlu ve huzurlu bir yer yapmayı amaçlayan adeta sıcak bir yuva haline dönüştürme gayreti içinde gördük Yaşar beyi.

 

Bir okulu öncesiyle sonrası arasındaki farkın bu kadar belirgin olduğunu her yerde kolay kolay göremezsiniz. Hele hele bu kadar büyük bir okulda. Yenilik için, yeni projeler için okulda öğretmenine bir açık çek vermiş. Yeter ki okul için, öğrenciler için yeni ve farklı şeyler yapılsın. İlkokul tam anlamıyla eğitime yönelik olmalıdır düşüncesi çok da benimsediğimiz düşüncedir. Seven, sevilen, mutlu olmasını bilen, sorumluluk sahibi, öz güveni olan milli ve manevi değerleri içselleştiren bir insan yetiştirmenin gayreti hep özlediğimiz düşünce burada okulun felsefesi haline gelmiş. Okulu Aile Birliğiyle, öğretmen ve öğrencilerle okulu bütün olarak görmesi başarısındaki farklılıklardandır. Hayırseverleri okula çekip okulun eksikliklerini giderme anlayışıyla okula birçok farklılık kazandırmış. Hepsinden önemlisi çalıştığı okullarda edindiği şu anlayış bizim de anlatmak istediğimizi özetliyor. Bir okul, müdürü kadar okuldur. İki günü birbirine eşit olan ziyandadır düsturuyla hareket eden Okul Müdürümüz Yaşar Osmanoğlu hocamızı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz.

YORUM EKLE

banner81

banner22

banner21

banner24