Kartal faciası insanlığımızı sorgulatmalı

 

Ateş düştüğü yeri yakıyor maalesef. Türkiye 80’li ve 90’lı yılları her yönüyle karanlık yıllar olarak yaşadı. Çevremizde olanlardan duyduklarımız olmasa bile klasik Türk Sinemalarında çekilen filmlerden biliyoruz İstanbul’un kanunsuz ve haksız paylaşımlarını. O yıllarda gecekondu yapılaşmaları, kanunsuz ve hukuksuz yerleşmelerle İstanbul adeta “gecekondu cennetine” dönüşmüştü. Cesareti olan, devlet- millet malını yemekten imtina etmeyenler buldukları kamu arazilerine konarak İstanbul’u “İstanbul kondu” haline getirdi. Seçimlerde oy peşinde koşanlar bu varoşlarda yaşayanlara her seçim döneminde devlet arazilerinde ruhsat vererek devlet malının hırsızlığına meşruiyet kazandırdı. Daha sonra ise bu kanunsuzluklar binalar üzerine atılan kaçak katlar ile yeni boyut kazandı. Sanki dağın başına kat atılıyor da görülmüyor. Şehrin göbeğinde ahbap çavuş misali işler çığırından çıktı.

 

Geçen hafta İstanbul’un Kartal ilçesinde yaşanan bina çökmesi hadisesi ülke olarak daha çok da bölge olarak bizleri derin üzüntüye sevk etti. Her bir ölüm acıdır ve katlanması zordur. Lakin Eskipazar Mahallemizden Alemdar ailesinden aynı aileden 9 kişi aynı kaderi paylaşarak hayatlarını kaybetti. Gerçekten insani olarak büyük bir acı. Rabbim geride kalanlarına sabır ve metanet versin. Ölenlere de rahmet eylesin. İnşallah bu elim hadise bize geçmişte yapılan hatalarla yüzleşmeyi ve geçmişe dair radikal kararlar almaya vesile olur. Bu sayede İstanbul’da aynı anlayışla yapılan tüm binaların üzerine gidilir. Yıkılacaksa yıkılır, yerine yenileri ve sağlamları yapılır.

 

Tüm bunların altında bir ahlak ve inanç sorunu olduğuna inanıyorum. İslam’ı ve Müslümanlığı yanlış anladık galiba. Başka türlü söylemek gerekirse kendi yanlışlarımıza İslam’ı katık ettik sanırım. Allah bize emin olmamızı, işimizi doğru yapmamızı emrederken bunu dinin bir gereği olarak, bir hayat biçimi olarak söylüyordu. İşinize gelince, çıkarınıza uyunca dürüst olun; işinize gelmeyince, çıkarınıza ters düşünce dürüstlükten vazgeçin demiyordu bize Allah. Kartal’da yıkılan binalar için madem binaları yeniden gözden geçiriyoruz. Öyleyse yanlış giden her şeyimizi de gözden geçirelim. Mesela; insanlığımızı, dürüstlüğümüzü, güvenilirliğimizi, samimiyetimizi kısaca Müslümanlığımızı da gözden geçirelim. Yeniden ve gerçekten Allah’ın istemiş olduğu kriterlere uygun bir insan ve Müslüman olalım.

 

Kul hakkının önemini en çok bilen toplumuz desek abartılı mı olur?  Lakin bildiğim bir şey var ki o da bu toplumda ister dindar olsun, ister dini konularda çok da kendini yetkin görmeyen olsun  herkes kul hakkı konusunda bir bilgiye ve görüşe sahiptir. Allah’ın da kıyamet günü kul haklarına karışmayacağını onu kullar arasına bıraktığını kaynaklardan biliyoruz. Gel gör ki o kadar hassas olunan kul hakkı konusunda bilgimiz çok uygulamamız yok desek yeridir. En büyük kul hakkı da kamu hakkı olduğunu unutmamak lazımdır. Örneğin iki kişi arasında yaşanan haksızlık konusundaki cürüm iki kişiyi ilgilendirir. Lakin kamunun yani toplumun ortak malları, arazisi, menfaati olan yerde yaşanacak haksızlıklar bütün topluma borçlanmaya götürecek dolayısıyla kul hakkı katmerlenerek artacaktır.

 

Geçmişte olsun, bugün olsun kamu adına elde ettikleri güç, konum, makam, zenginlikler sayesinde insanlara eziyet edenler, insanların önünü kesenler, yüzlerce umreye, hacca gitseler, cami, okul, hayır kurumu yapsalar kul hakkından kurtulabilirler mi? Hangi din adına, hangi ahlâk adına bunu meşru görebiliyor bu akıl daneleri? Kartal’daki olay dünün kamu gücünü ve mallarını koruyamayanlarının ya da bunlara göz yumanların geldiği noktayı gösteriyor. Buradan o dönemi yargılayıp, o dönemin hatalarını ortaya koyup temizlikler yapılması için bir fırsat doğdu. İnşallah bu fırsatı da yine yeni güç odaklarına ulufe olarak verilmez. Eğer yapılıyorsa bugünün yanlışlarını da yarın yargılayacağız. Ben diyorum ki ille de yarını beklemeyelim. Yanlış varsa, yanlışı gören varsa insani ve vicdani sorumluluk gereği bunu yarına bırakmasın.  Dürüst olmak için okumaya, yazmaya, dünyayı gezmeye kısacası otorite olmaya gerek yoktur. Müslüman olmak, insan olmak dürüstlük için yeter de artar bile.

 

 

YORUM EKLE

banner81

banner22

banner21

banner24