FARKLILIKLARIMIZ ZENGİNLİĞİMİZDİR

Geçen hafta içerisinde şehrimizin güzide diş doktorlarından bir ağabeyimi ziyaret fırsatı buldum. Sohbet çok güzel muhtevalar etrafında dolaşıp çok güzel bir şekilde neticelendirildi. Sohbet konusu genellikle farlılıklarımız üzerindeydi. Ağabeyim arkadaşıyla yaşadığı bir olayı paylaştı. Saçı uzun küpeli bir arkadaşıyla gezerken arkadaşının başka biri tarafından uyarıldığını ve bu arkadaşı daha sonra çok üzülüp yanından ayrıldığını ifade ediyordu.

Konuyla ilgili televizyonlarda geçen bazı haberlerden de mesela belediye otobüsüyle seyahat eden bir kadına otobüsteki başka bir erkek yolcu tarafından saldırıldığını söylüyordu. Ayrıca bu türlü olayların bu son günlerde daha da artarak ortaya çıktığını söylüyordu.

Öncelikle şunu paylaşmakta herhangi bir sakınca yoktur ki güzel dinimiz İslam’da farklılıklarımız zenginliğimiz olarak değerlendirilmektedir. Bakınız Peygamberimiz bizlerin kitaplarında okuduğumuzu zannettiğimiz monoton bir hayat yaşamamıştır. Şemail yani Peygamberimizin şekli şemalı ile ilgili kitaplarda açıp okuduğumuz zaman Peygamberimizin bazı dönemlerde saçını omuzlarına kadar uzattığı yazılıdır. Bu öyle gizli kapaklı bir bilgi değildir.

Yine bu ağabeyimiz anlatıyor ; Cami görevlilerimizden biri hakkında anlattı. Burada önemli olan anlayış farklılıklarından dolayı olanlardır. Bir cami görevlisi ağabeyimizin mahallesinde ki içkili lokantaya gidip etini yediğini, meyve suyunu içtiğini ve lokanta sahibiyle sohbet edip gittiğini söylüyordu. Daha sonra ne oldu biliyor musunuz?! Ben söyleyeyim bu içkili lokanta sahibi ağabeyimiz Hocamızın bu davranışından etkilenerek nasıl olurda benim lokantama gelip bana değer verirsin ha bende tövbe edip hacca gidip bu lokantanın içkili olmasını iptal edip Salih bir Müslüman olmaya çalışırım deyip kendisinde yüz seksen derece bir dönüş olmuş.

Sohbet ettiğim bu ağabeyim Nizamettin Hocam aradaki davranış farklılığını görüyor musun?! Der. Davranış farklılığından kaynaklanan sonucu görüyor musun?! Birinde insanın soğutulması diğerinde de insanın kazanılması. Bizlerin amacı insanın kazanılması değil midir?! Der.

Bizler bu ülkede farklıklarımızı ortaya koyarak yaşamaktayız. Bu ülkede birbirimizin farklıklarımızı ortaya koymakta herhangi bir beis yoktur. Hiç kimse başkasının farklılıklarını ortaya koyduğunda yadırgamamalıdır. Yada ne bileyim saldırıya maruz kalmamalıdır. Kim farklıkların yaşanmasında saldırıya uğruyorsa burada çok büyük bir talihsizlik var demektir.

Şu unutulmamalıdır ki hiç kimse başkasını kendisi gibi yaşamaya zorlama hakkı yoktur. İnsanlar inançlarını yaşamalarında herhangi bir baskıya maruz kalması ülkenin birlik ve beraberliğinde sıkıntılar ortaya çıkaracaktır. Ülkenin birlik ve beraberliği için farklılıkların tahammül görmesini gerekli kılmaktadır.

Bizlerin bu ülkede Sağcısıyla- Solcusuyla, Alevisiyle-Sünnisiyle, Kürdiyle- Türkiyle, Milli Görüşçüsüyle farklılıklarımızın hakkıyla yaşanmasıyla birlik ve beraberliğimizin sağlanacağı unutulmamalıdır.

Peygamberimiz Medine’de birlik ve beraberliğin teminatı için nasıl ki Medine sözleşmesini imzalamışsa nasıl ki diğer dinlere ve inananlara da aynı saygıya göstermede herhangi bir beis görmemişse nasıl olurda bizler kendi aramızda o da bir iki ayrıntı yüzünden birbirimize bu hoşgörüsüzlüğü göstermekteyiz?! Bu kabul görecek bir davranış şekli değildir.

Konuyu Peygamberimiz ne kadar da güzel özetlemiş; “ İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinize sevmedikçe de hakkıyla iman etmiş olmazsınız.”

Huzurumuz için sevginin ortaya çıkması dileğiyle…

YORUM EKLE

banner81

banner22

banner21

banner24