Düşmanımın düşmanı dostumdur…

Son dönemde aldığımız acı haberlere bir yenisi de Ankara’dan geldi… Cumartesi sabahına Ankara’da meydana gelen patlamayla uyandık. Bazı gruplar tarafından düzenlenmesi planlanan “Barış” mitingi öncesinde Tren Garı önünde meydana gelen patlamada 97 vatandaşımız hayatını kaybetti. Beş yüze yakın vatandaşımız da yaralandı.  

 

İlk bilgilerde 20 kişi olarak bildirilen sayı her geçen dakika arttı… 30 dendi, 86 dendi, son sayı 97 olarak açıklandı… Yoğun bakımda tedavisi devam edenler de var… Yaralılardan bir çoğu tedavi edilerek taburcu edildi… Ancak hala tedavisi devam etmekte olanlar var…

 

Önceki hafta “Bayramlar Acıya Dönüşmesin” başlıklı yazımda Terörde kaybettiğimiz Şehitlerimizin acısından Bayram nedeniyle trafik kazalarında kaybettiğimiz onlarca vatandaşımızın acısına değinmiştik… Acının dini, dili ve ırkı olmadığını ifade etmeye çalışmıştık… İşte bir başka büyük acıyı da bu kez Ankara’da yaşadık…

 

Her zaman ifade ediyoruz, bir kez daha tekrarlamakta fayda var… Acının dini, dili, ırkı olamaz… Terörün de dini, dili ve ırkı yok… Terörün iyisi olamaz… Adına ister pkk deyin, ister pyd deyin, ister işid deyin, ister daeş deyin, ister el kaide deyin… İsim veya markası önemli değil… Acı her dilde aynı hisleri yaşatıyor, aynı derecede yakıyor yürekleri…

 

Bu büyük acının ardından sosyal medyada paylaşımlara başlayan bazı kesimler daha dökülen kanların dumanı tüterken “Katil Devlet” sloganları atmaya başladılar. Hatta işi iyice abartıp saldırıyı MİT’in ve derin devletin işlediğini dile getiren aklı evvellere bile rastladık…

 

Ne diyelim, Allah akıl fikir ihsan eylesin… Bir olayı bir yerlere mal etmekte üzerimize yoktur. Kendi devletine, kendi milletine, kendi değerlerine, kendi tarihine düşman başka bir toplum var mı dünyada bilmiyorum…

 

Bir insan devletine neden düşman olur?, Nasıl düşman olur? Aklım almıyor… Başbakanı sevmeyebilirsiniz, Cumhurbaşkanını sevmeyebilirsiniz, MİT müsteşarını sevmeyebilirsiniz… Hükümeti desteklemiyor olabilirsiniz… Ama saygı duymak zorundasınız… Hiçbir devlet vatandaşını öldürmez, hiçbir babanın evladını öldüremeyeceği gibi…

 

Sahi Ankara’da neden toplanıyordunuz… Barış için, Demokrasi için, Kardeşlik için değil miydi..  Peki nerede Barışınız, nerede kardeşliğiniz, nerede demokrasiniz…

 

Demokrasinin ne olduğunu artık çoluk çocuk herkese öğretmedik mi? Evlerimizde en basitinden kumanda kavgalarında bile çocuklarımız hemen birlik olup çizgi film kanallarını izlemek için anne ve babalara karşı çoğunluğu elde etmiyorlar mı?

 

Peki, sabah akşam, 7 24 en hafif tabiri ile sürekli saldırdığınız Cumhurbaşkanı o koltuğa nasıl oturdu… Demokrasi demek halkın kendi yöneticisini seçmesi değil mi? Bu halk yüzde 52 oyla seçmedi mi Cumhurbaşkanını… Başbakan yüzde 41 oy alan bir partinin genel başkanı değil mi? Yüzde 41’in olduğu bir yerde yüzde 13,7’nin, yüzde 15’in, yüzde 25’in lafı olur mu?

 

Birkaç cümle de şu selahattin efendi için söylemek gerekir diye düşünüyorum…

Şehit cenazeleri için çıkıp tek cümle dahi etmeyen, sırtlarını dayadıklarını açık açık söylemekten çekinmedikleri pkk’nın uzantısı olan hdp’nin eş başkanı Demirtaş efendi utanmadan, sıkılmadan, bu milletin aklıyla alay edercesine çıkıp timsah gözyaşlarıyla güya ölülere üzülmüş… Ne kadar sahtekar olduğunu olaydan bir gün sonra olay mahallinde gülücükler dağıtarak dolaşmasından anlamak zor olmasa gerek…

 

Son cümle de son dönemde bazı chpli tanıdıklarımızın hdp’ye olan aşklarına gelsin… Ankara’da chpli vekillerin hdplilerle kol kola yürümelerini anlamakta zorluk çekerken çevremizde tanıdığımız chplilerin sırtlarını pekekeye, yepegeye ve lepegeye dayayanları savunumalarına, onların paylaşımlarını paylaşmalarına anlam veremediğimi de ifade etmek istiyorum…

 

Düşmanımın düşmanı dostumdur anlayışını biraz abartmışlar anlaşılan…

YORUM EKLE
YORUMLAR
İhsan Saral
İhsan Saral - 8 yıl Önce

Demokrasi çoğunluk seçimi, çoğulculuk yönetimidir sayın yazar.. !!

banner81

banner22

banner21

banner24