Çay kanununda şimdilik tehlike geçti ya sonra?

Dağ fare doğurdu mu desek?

Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak mı desek?

Böyle dostu olanın düşmana gerek yok mu desek?

Aslında bu ve bunun benzeri serzenişleri artırmak pek mümkün. Yıllarca dillerde pelesenk olmuş, gelen giden hep onunla yatıp kalkmış, vaatler arasında Doğu Karadeniz insanı için hayati öneme sahip “Çay Kanunu”  bir türlü çıkarıl(a)mamış. 20 yıldır iktidarda olan ve her zaman çayın hamiliğini yapmış  Sayın Cumhurbaşkanımız bile yoğun gündemleri nedeniyle olsa gerek bir türlü bu konuya el atamamış. Veya konu ona farklı anlatılmış. Onun döneminde bile çay kanunu çıkarılamadı. Gel gör ki şimdi sanki giderayak bir kanun hazırlanmış ki evlere şenlik. Sanki iktidarla milletin arasını açmak istercesine. Maddelerine bakıldığında dosta nasıl kazık atılır cinsinden bir kanun teklifi. Ancak bildiğimiz bir şey var ki meclise sunulan teklifi ilk imzalayan Rize Milletvekili Hayati Yazıcı olmuş. Anlayın artık millete faydasını. Onun imzasının olduğu yerde milletin menfaatinin olması gayri tabii olurdu sanırım.

Kanunlar mantık olarak halkın ihtiyaç ve talepleri doğrultusunda yapılır. Hazırlanan  Çay Kanunu teklifine bakıldığında bu anlayışa rastlayamıyoruz. Daha çok tüccarı korumak, üreticiyi tüccarın elinde oyuncak yapmak, yerli çayı bitirip ithalatın önünü açmak, çay üreticisini aradan çıkarıp büyük sosyal ve ekonomik buhranlara zemin hazırlayacak bir girişim algısı üreticiyi tedirgin etti.

Çay üreticisi yıllarca devlet tarafından belirlenen taban fiyatının altında çay satılmaması konusunda bas bas bağırarak özel sektörün keyfi tutumundan şikâyet ettiği halde buna bırakın çözüm bulmayı işi daha kötü duruma getirecek bir çalışma yapılmış. Öyle ki özel sektörün fiyatının altında çay almama garantisini çay taban fiyatını ağırlıklı olarak çay şirketlerinin bulunduğu “ Çay Konseyi” belirleye kadar götürdüler. Hatta çayın baş aktörü ÇAYKUR’un esamisi bile okunamayacak hale getirilmeye çalışıldı.

 Üretim maliyetlerinin yüksekliğinden şikayet eden bir tüccar kesimine kulak kabartıp taban fiyat konusunda insaf beklemek safdillik olurdu. İthalata izin verilmesi başlı başına üreticinin çayının elinde kalması ya da haraç mezat satılacak hal almasıdır. İthalata kapı aralamak çayın kalitesini düşürmek ve yerli çayın ocağına kibrit suyu dökmekten başka bir şey değildir.

Üretici açısından en önemli konu çaya konulan kotanın kaldırılmasıydı. Lakin bunun da bir karşılığı olmadı yasa teklifinde. Bugün ülkede gıda fiyatları konusunda yaşanan kontrolsüz fiyat artışlarının en önemli nedenlerinin başında devletin işin içinde çekilmesi özel girişime söz geçirememesi olduğuna inanıyorum. Çay alanlarının sınırlandırılması büyüyen Türkiye gerçeği ile örtüşmüyordu. Teklifte  savunulacak bir madde ise çay bahçelerinin yenilenmesi ki bu üretici yapısıyla bunun olması  neredeyse imkansız gibi bir şey.

ÇAYKUR’u herkes gözü gibi kollamalı

Şimdilik tepkiler üzerine kanun geri çekilmiş üretici rahat bir nefes almış oldu. Beğenilmeyen şimdiki hale bile şükreder duruma gelmiş olmak;  yasa ile adeta ölümü gösterip hastalığa razı etmek olmuştur. Üretici ir kez daha ÇAYKUR’un ne kadar önemli işlevi olduğu anlaşılmış olmalıdır. Üretici çayın geleceği için ÇAYKUR’a sahip çıkmalıdır. İyi yönetilemeyen, savurganlıklarla ve siyasi müdahalelerle zarara uğratılan adeta itibarsız hale getirilen ÇAYKUR’un bir an önce silkelenmesi ve milletin önemli kurumu olduğunun idrakine varması elzemdir. Kaliteden ödün vermeden tabi ki bunu ilk önce üretici talep etmelidir. Çay kayıplarını, çay kaçaklarını, çay savurganlıklarının önüne geçilmeden, bunda 85 milyon vatandaşın hakkı vardır anlayışına varmadan bir iyileşme, bir çıkış noktası bulunamaz. Ancak herkes bu kayıplardan, bu zarardan kendi hissesince bir görev telakki edip görevden vazife çıkarırsa düne göre daha güvende olur çay üreticisi. Yoksa bu nimeti Allah bu milletten alır ve zelil hale getirir.

Son olarak bu yılki tabloya kısa bir göz atalım. Bu yıl olumsuz hava şartları nedeniyle birinci sürgü çayda yaşanan rekolte düşüşü ve kuru çaya yapılan büyük zammın ardından özel sektör de büyük bir iştahla devletin açıkladığı taban fiyatın altında çay almadı. Hatta taban fiyatın üzerinde çay aldı. Nicelik olarak üretici mutlu olsa da yaşanan kayıplar ve artan giderler nedeniyle elde edilen ücrette kayıplar tam anlamıyla tölere edilemedi.  Belki ÇAYKUR çok çay alamadı ancak depolarındaki çay stoklarını eritme imkanı bulması da kurum için bir rahatlama sağlayacaktır.2. sürgü çay alımında vatandaş ihtiyatlı bir iyimserlik içinde. Havaların yağmurlu gitmesi çayın birinci sürgüden iyi olacağının işaretini veriyor. ÇAYKUR’un kotayı kaç kilodan  belirleyeceği ve özel sektörün çay alma iştahı vatandaşın halini belirleyecektir. Üreticinin endişesi kaçak çaya göz yumulmasıdır. Kaçak çaya göz yumulmadığında bu sürgüde de vatandaşın yüzü gülecektir.

Neymiş çay kanunu ile kıyıda köşede bekleyen masum görünümlü, halk kisvesine bürünmüş baronlar, vatandaşın ekmeğine göz dikenler bu sefer de savuşturuldu. Bir sonraki hamlede ne olacak?

YORUM EKLE
YORUMLAR
Nurettin Uzun
Nurettin Uzun - 2 yıl Önce

Çaykur a bölge insanı sahip çıkmalı. Çaykur çay tarımı ve üretiminin olmazsa olmazıdır.

İsmail Hakkı Yılmaz
İsmail Hakkı Yılmaz - 2 yıl Önce

İzzet hocam gönlüne kalemine sağlık çok güzel ifade ettin .
Aslında çok daha fazla şey söylemek gerek üreticiyi düşünmek bu teklifte hiç yok bu demek oluyor ki reisin etrafında talkavuktan başka birileri yok oda artık etbaini bir gözden gecirse

banner81

banner22

banner21

banner24