Geziden kısa notlar

 Gezen mi çok bilir okuyan mı sorusuna vereceğimiz cevaplar farklı olsa da ikisinin de kendine göre avantajları olduğunu çoğumuz biliriz. Gezi ve gözlem de kitap okumak gibi çok şey katar insana yeter ki amaç bir şey kazanmaya yönelik olsun. Bizim de geçen hafta yaklaşık on günlük bir İç Anadolu seyahatimiz oldu. Bu haftaki yazım naçizane bu konu hakkında edinmiş olduğum gözlemler hakkında olacak. Baştan söylemek gerekir ki bu  bir iddia değil benim gözlemlerimdir.

 

Ordu şehri bir korku tüneline dönüşmüş 

İlk olarak medyada sık sık haberlerini duyduğumuz; gelir elde etmek için  Karayolları Genel Müdürlüğü ile Ordu Büyük Şehir Belediyesi arasındaki trafiği düzenleme hadisesi olacaktır. Belediye ve Karayolları Genel Müdürlüğü ortaklaşa kurdukları vatandaşa radar tuzağı gerçekten çekilmeyecek işkenceye dönüşmüş durumda. İşin doğrusu ben bunun asla güvenlik için yapılan bir tedbir olduğunu düşünmüyorum. Sürücüler, mağdurlardan duydukları ceza haberleri nedeniyle korkudan öyle tedbirli gidiyorlar ki Ordu’dan 60 km geçmemek için üstün gayret sarf ediyorlar. Bir de bunun müsebbiplerine pek de iyi olmayan temennilerde bulunuyorlar. Güvenlik için alınacak tedbirler, yapılacak her türlü teşebbüsü alkışlamak gerekir. Fakat, kaç kişi yakalarsam kârdır mantığından bir an önce vazgeçilmelidir. Unutmamak gerekir ki bu tür ucuz düşünceler vatandaşın canının yakıyor ve canını sıkıyor. 

 

Birliğimizin sembolü Ayyıldızlı Albayrak

 

Gezdiğimiz, uğradığımız, gördüğümüz hemen hemen tüm şehirlerde en göze çarpan şey ;insanların görebileceği ve görünce gurur duyabileceği büyük ay yıldızlı Albayrağ’ımızın dikilmesi ve göklerde süzülmesi. Bu bayrak gerek yaşanan 15 Temmuz Hain Darbe Girişiminde milletin elinde istikbaline sahip çıkmasının sembolü, gerek terörle mücadelede verilen şehitlerin yaşanması nedeniyle bayrağımız adeta milletimizin sığındığı bir emniyetli liman olmuş. Tam anlamıyla hürriyet ve bağımsızlığımızın bir nişanesi olmuş. Milletimiz ağızlarda türkü ve slogana dönüştürdüğü şekilde; Bayrak inmez, millet bölünmez. Kalbi vatan ve millet aşkıyla çarpan herkes için bayrağımız gerçek anlamını daha da hissettirerek birliğimizin sembolü halini almış.

 

FETÖ  ile aynı dili konuşanlar artık tek cephe 

 

Son yılların en büyük ihanet darbe girişimini yapanlar 15 Temmuz Darbe Girişimini sulandırmak için değişik isimlerle basitleştirmeye çalışıyorlar. 15 Temmuzu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendini kurtarmak için, gerçi kendini neden kurtaracağına verilen cevaplar da deli saçması geliyor. Bugün tüm FETÖ mensupları, onun uğrunda hayırlı hizmettir diye gidip onların oyununa gelenler ve aileleri bu işlerin cumhurbaşkanının bir oyunu olduğuna inanıyor maalesef. Üzülerek söylemek gerekir ki bu dili bizim ana muhalefetimiz ve Türkiye dostu olmayan komşularımız da kullanıyor. Bu hareket ile adeta tek çatı altında toplanıp bir büyük muhalefet kesim oluşturulmak isteniyor. Hatalar varsa bunlar ayıklanmalı, hatalar düzeltilmeli yalnız ülkenin geleceği için dost olmayan mahfillerle ittifak kurmaya çalışmak ülkemize bie şey kazandırmaz.


Ülkedeki yaşanan refah kendini gösteriyor

 

Ülkemizde gelişen ekonomik refah her geçen gün insanların yaşamın değiştiriyor. Bu değişim hayatın her alanında kendini hissettiriyor. Anadolu’da hızlı bir şekilde artan konutlaşmadan tutun da evlerin içindeki konforlarına kadar yaşanan değişme buna işaret ediyor. Sanayinin çarklarının dönmesi ile bir evden birkaç kişinin çalışmasıyla ekonomide yaşanan iyileşme insanların evlerinin yapımında, bineklerinin alımında, giyim kuşamda kısaca hayatın hemen hemen tüm alanında kendini hissettiriyor. Bununla birlikte dini duygularda meydana gelen gevşeme ise ayrı bir yazı konusu olsa gerek. Belki başka bir yazıda bundan bahsetmek gerekir. İnsanların karnı doyuyorsa da ruhları git gide aç kalıyor. Bu büyük tehlikeyi de göz ardı edemeyiz.

 

Aşırı sıcaklar her yerde sorun 

İnsanoğlu daha konforlu yaşayacağım diye dünyayı ifsat etmeye devam ettikçe korkarım biz bugünkü sıkıntı veren, bizleri bunaltan havaları çok daha ararız. Dünyanın değişik yerlerinde yaşanan aşırı sıcak, ani yağmur, dolu vs. olayları maalesef ülkemizde de yaşanıyor.  Anadolu’dan yüksek sıcaklardan kaçtığınızda denize sahip bölgelerimizde yaşanan yüksek nem insanları boğuyor. Bunun daha kötüsünü yaşamamak için atmosferi kirletme yarışı ve çılgınlığından insan olarak vazgeçmeliyiz. Bastığımız dalı kestiğimiz müddetçe düşmemiz muhakkaktır. Acı olan bunu güya konfor için yapıyoruz. Yaşamak mı ölmek mi tercihimiz buna bir karar vermeliyiz.

 

 

YORUM EKLE

banner81

banner22

banner21

banner24